10 Eylül 2016 Cumartesi

kaş


Tarihi Likyalılar’la başlayan Kaş’ın içinde bu uygarlığın izlerini rastlamak mümkün. Kasabanın en renkli sokağı Uzunçarşı’nın bitiminde yer alan anıt ise o dönemden kalanların en görkemlisi. Bir krala, komutana ya da zengine ait bir mezar olduğu sanılan bu anıtın dışında, ilçenin içine dağılmış bir çok kaya mezarla, amfitiyatro da Kaş’ın tarihi dokusunu oluşturuyor. Bu mezarların dışında, ilçenin merkezindeki Rumlar’dan kalan ahşap evler de geçen zamana inat varlıklarını sürdürmeye devam ediyor.
Dalış ve yamaç paraşütünün dışında, kano, trekking, canyoning ve dağ bisikleti de Kaş’ta yapılabilecek diğer sporlar arasında yer alıyor.
Kaş’tan bahsedince Meis’i atlamak olmaz. İlçe ile arasında sadece 1-2 deniz mili bulanan Meis bir Yunan adası. (Zaten ilçenin isminin Kaş olması da Meis’le bağlantılı. Meis göze, Kaş’ın kıyıları da onu çevreleyen bir kaşa benzetildiği için ilçe bu ismi almış). Önceleri Meis’te Türkler, Kaş’ta Rumlar yaşarken mübadele yıllarındaki değişimle minik Yunan adası Rumlar’ın olmuş. İşte bu nedenle gündüz Kaş’tan Meis’e baktığınızda beyaz badanalı evlerle birlikte bir cami minaresini de çok net seçebilirsiniz. Meis’in asıl büyüsü ise havanın kararıp ışıkların yakılmasıyla ortaya çıkıyor ve Kaş’takilere, burunlarının dibindeki bu minik ada seyrine doyum olmayan bir görüntü oluşturuyor.
Kaş deyince, akla gelen ilk yerlerden biri de Uzunçarşı’dır. Tarihi dokunun mümkün olduğunca korunduğu ve yerli, yabancı turistlerin mutlaka uğradığı Uzunçarşı’da üstü ahşap cumbalı evlerin alt katlarında gümüşçü, halıcı gibi dükkanlar sıralanır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder