1 Haziran 2014 Pazar

balıklar ve sınırlar



Bir akvaryumu camla ortadan ikiye bölmüşler. Olmuş iki akvaryum. Sonra birine yırtıcı barrakuda balığını koymuşlar. Diğerine de zavallı dubar balığını. Barrakuda denilen, okyanuslarda yaşayan köpek balığından bile tehlikeli, insanı bir lokmada değil, küçük küçük parçalara bölerek yiyen bir balık.
Barrakuda, dubarı gördüğünde ağzının suları akarak ona doğru hamle yapmış. Ama kafasını cama vurmuş. Birkaç deneme sonra, baktı ki bu iş olmayacak, kendisini yaralayacak, vazgeçmiş. Araştırmacılar daha sonra aradaki cam engeli kaldırmışlar. Barrakuda engel kalktığı halde dubara hiç saldırmamış. Yani sınırlarını öğrenmiş.
Şimdi gelelim bu öykünün bizimle ilgili bölümüne. Aslında kendimizi barrakuda balığına benzetebiliriz. Sözgelimi bir şeye karar veririz, iştahımız kabarır ve onu elde etmek isteriz. İlk denemelerimizde başarısız olabiliriz. Belki daha sonraki denemelerde de… Ama bir gün o arzuladığımız şeye ulaşacak gücümüz ve olanağımız olduğu halde, engeller ortadan kalkmış da olsa, sadece umutlarımızı yitirdiğimiz ve hayal kırıklığına uğradığımız için vazgeçeriz. Ne kötü değil mi? Çocukken öğretmeniniz çok kötü resim yaptığınız ya da müzik kulağınızın olmadığını söyledi diyelim. Resim yapmayı sevdiğiniz halde bundan etkilenip resmi bırakırsınız veya yalnızken bile şarkı söylemez olursunuz. Çünkü umutlarınız kırılmıştır. Ben basketbol oynayamam, ben iyi yüzemem, ben güzel konuşamam, ben romantik olamam, ben problem çözemem gibi başka engeller de konmuş olabilir hayatınızda. Konulan sınırlar sizi engeller. Tıpkı o barrakuda gibi. Sizinki hangisi?
Düşünü bir. Aradaki cam engel belki de çok kalktı. Hayatınızı değiştirmek için harekete geçmeye ne dersiniz? Önce hedefinizi belirleyin. Sonra bu hedefe ulaşmak için neler yapmanız gerektiğini düşünün. Daha iyi bir eğitim mi? Deneyim kazanmak mı? Yurtdışına gitmek mi? Unutmayın ki emek vermeden, çaba harcamadan sabır göstermeden hiçbir şey elde edemezsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder