19 Haziran 2014 Perşembe

zeytinyağı

"... Zeytinyağı doğallıktır, sağlıktır, lezzettir... Binlerce yıllık bir kültürdür... Hayattır... Sıkılan ilk danedir, süzülen ilk damladır, bandırılan ilk ekmektir... Alın teridir… Sevinçtir... Mutluluktur... Zeytinyağı yaşama biçimidir... Sadakattir... Tutkudur... Berekettir... Ciddiyettir... Zeytinyağı bizim için  bir gelenektir..."

Zeytinyağı, Akdeniz’in yalnızca toprağından değil, hafızasından süzülen bir özdür; doğanın sabrıyla, insanın ritüeliyle ve zamanın sessizliğiyle damıtılmış bir varlık. O, bir gıda maddesi olmaktan çok, bir kültürel mirasın sıvılaşmış hâlidir. Her damlası, bin yıllık bir ağacın gövdesinden değil, onunla kurulan ilişkinin derinliğinden süzülür. Zeytinyağı, burada bir tat değil; bir anlatıdır—toprağın, güneşin ve insanın ortak dilinde yazılmış bir anlatı.

Zeytin ağacı, ölümsüzlüğün simgesi olarak anılır; çünkü onun meyvesi, zamanla değil sabırla olgunlaşır. Bu sabır, zeytinyağının dokusunda hissedilir: ne aceleye gelir ne gösterişe. O, sade olanın ihtişamını taşır; çünkü gerçek değer, biçimde değil özde saklıdır. Zeytinyağı, bu yönüyle bir düşünce biçimidir—fazlalıktan arınmış, özüyle var olan. Ve bu varoluş, yalnızca mutfakta değil; edebiyatta, felsefede ve ritüelde yankı bulur.

Bir damla zeytinyağı, yalnızca bir tat değil; bir zamanın, bir coğrafyanın ve bir insanlık hâlinin izidir. Onun altın rengi, güneşin değil; sabrın rengidir. Sofraya konduğunda, yalnızca yemekleri değil, sohbetleri de yumuşatır. Çünkü zeytinyağı, temasın en zarif biçimidir—ne yakar ne bastırır, yalnızca eşlik eder. Bu eşlik, bir dostluk gibidir; sessiz, sadık ve derin. Ve insan, bu eşlikte kendini değil, kendiliğini bulur.

Sonuçta zeytinyağı, yalnızca bir ürün değil; bir kültürün damıtılmış hâlidir. Onunla pişirilen yemekler, yalnızca karın doyurmaz; belleği besler. Çünkü zeytinyağı, geçmişin değil; geçmişle kurulan ilişkinin simgesidir. Her damlası, bir anlatının devamıdır—toprağın sabrıyla, insanın emeğiyle ve zamanın tanıklığıyla yazılmış bir devam. Ve biz, o damlayı dilimizde hissettiğimizde, yalnızca bir tat değil; bir anlam taşırız içimize.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder