30 Nisan 2025 Çarşamba

değişime izin verdiğinde gerçekleşecek

endişeyi bırak an'da kal, mucizeleri fark et, kendi gücünü hisset, değişime izin verdiğinde gerçekleşecek...

 Değişim, kapıyı çalmadan önce rüzgârı gönderir. İnsan, çoğu zaman bu rüzgârı yabancı sanır; ürker, perdeyi kapatır, içeriye girmesin diye dirençle örülmüş duvarlar inşa eder. Oysa değişim, yıkmak için değil; yeniden inşa etmek için gelir. Ve ne zaman ki insan, içindeki eski sesleri susturur, ne zaman ki alışkanlıkların konforundan vazgeçer, işte o zaman değişim içeriye süzülür—sessizce, ama kökten.

Değişime izin verdiğinde, zamanın akışı farklı bir ritimle çalmaya başlar. Eskiden tanıdık gelen saatler, artık başka bir anlam taşır; günler, yeni bir dil konuşur. İnsan, kendi içindeki yankıları duymaya başlar—daha önce bastırdığı arzular, ertelediği cesaretler, unuttuğu hayaller birer birer yüzeye çıkar. Değişim, bir devrim değildir; bir dönüşümdür. Ve bu dönüşüm, dışarıda değil, insanın en derin katmanlarında gerçekleşir.

İzin verdiğinde, hayatın dokusu değişir. Aynı sokaklar, başka bir ışıkla aydınlanır; aynı insanlar, başka bir gözle görülür. Çünkü değişim, bakışı değil, bakanı değiştirir. İnsan, artık geçmişin zincirlerinden sıyrılmıştır; geleceğe değil, şimdiye kök salmıştır. Ve o kök, ne kadar derinleşirse, insan o kadar hafifler. Değişim, ağırlık değil; özgürlüktür. Ama bu özgürlük, yalnızca teslimiyetle mümkündür—dirençle değil.

Sonunda insan şunu fark eder: değişim, bir tehdit değil; bir davettir. Kendi hakikatine, kendi potansiyeline, kendi ışığına yapılan bir çağrıdır. Ve ne zaman ki bu çağrıya kulak verilir, ne zaman ki iç kapılar aralanır, işte o zaman gerçek yaşam başlar. Çünkü insan, değişime izin verdiğinde yalnızca başka biri olmaz—nihayet kendisi olur.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder