Kendine sorman lazım, bulunduğum yer, bulunduğum ilişki ya da birlikte zaman geçirdiğim insanlar varmak istediğim geleceğimle uyumlular mı?
Bazen durmak gerekir. Hayatın telaşı, alışkanlıkların uyuşukluğu ve çevrenin beklentileri arasında sürüklenirken, bir an durup kendine sormalısın: “Bulunduğum yer, varmak istediğim yer mi?” Çünkü zaman, sessizce geçip giderken, insan fark etmeden kendi hikâyesinden uzaklaşabilir. Oysa her gün, bir yön tayini; her karar, bir rota çizimi. Ve eğer bulunduğun yer seni küçültüyorsa, seni susturuyorsa, seni senden uzaklaştırıyorsa… belki de artık başka bir yöne bakmanın vakti gelmiştir.
İlişkiler de bir aynadır. Yanında yürüyen insanlar, seni sen yapan değerleri besliyor mu, yoksa seni tüketiyor mu? Birlikte gülüyor musunuz, yoksa sadece birlikte susuyor musunuz? Hayatın en büyük yanılsamalarından biri, yalnız kalmamak uğruna yanlış kalabalıklara razı olmaktır. Oysa gerçek yakınlık, seni sen yapan hayallere saygı duyan, seni büyüten, seni cesaretlendiren bir bağdır. Ve bazen en doğru ilişki, kendinle kurduğun dürüst ilişkidir.
Gelecek, bugünün gölgesinde şekillenir. Hayalini kurduğun yaşamla, bugün yaşadığın hayat arasında uçurumlar varsa, bu uçurumları köprüye dönüştürmek senin elindedir. Ama önce cesaret gerekir: kendine dürüst olma cesareti. Çünkü insan, en çok kendine yalan söyleyerek kaybolur. “Neden böyle yaşadım?” sorusu, geçmişin değil, bugünün aynasında yankılanır. Ve cevap, çoğu zaman sessizce içimizde bekler: bir değişim, bir yön, bir karar.
Sonunda şunu bilmelisin: Hayat, sana ne sunduğundan çok, senin neyi kabul ettiğinle şekillenir. Yanlış kapılar, yanlış insanlar, yanlış yollar… hepsi birer öğretidir belki. Ama o dersleri alıp almadığın, seni geleceğe taşıyacak olan şeydir. Kendine sormaktan korkma. Çünkü bazen en büyük özgürlük, en doğru soruyu sormakta saklıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder