3 Şubat 2016 Çarşamba

AŞKIN KAÇ HALİ VAR?




Kimine göre aşk güzeldir; kimine göre öldürücü.
Kimisi acıyı sever; aşkın mazoşist yüzü olur;
Kimisi acı çektiren olur, sadist derler ona.
Mutlu aşk yaşadığı iddia edilir; aslında aşkın varolmadığı da.
Aşkı reddedenler kadar aşktan başka hiçbir şeye inanmayanlar da vardır.
Aşk aşktır ve herkes kendi aşkını yaşar.
Acı, mutlu,  yüzeysel, sevgi üzerine, yasak niyetine, tutku olsun diye...

ORHAN OĞUZ* NİLÜFER AÇIKALIN:
Orhan: Bence aşk pişman olmamaktır. İnsan kendi olmadığı sürece karşısındakine de bir şey veremiyor. Dürüstlük çok önemli, yalanlar olmamalı. Birbirine açık ve dürüst olmalı çiftler.
Nilüfer: Kendilerine güvenlerini asla yitirmesinler, çünkü mutlu birliktelikler var. Kötü gidiyorsa da bir ilişki, kötü gitmeye başladığı anda bitmeli bence. İnsan hayata bir kere geliyor çünkü, dahası yok. Biten aşkı geri getiremiyorsun. İlişkide dürüst olmak, birbirine güvenmek çok önemli. Aşkta özgürlük olmazsa olmaz. Yalan başladığı zaman ardı arkası gelmiyor zaten. Bir bakmışsın yalanlar denizinde yüzüyorsun. Herkes kendinin çok zeki olduğunu düşünür. Ama aslında birbirini görüyor çiftler. Biten aşkı geri getiremeyiz. 

ŞAFAK PAVEY: Karşımıza çıkana değil, kendi çizdiğimiz kalıba aşık olmak gibi bir adet yarattık. Kendi gerçeklerimizden yola çıkarak ihtiyaç duyuyoruz, hayal ediyoruz, istiyoruz ve sonrada gerçeğe değil de kurguladığımız hayale aşık oluyoruz. Sonra bu hayale iyi biçimlenmiş bir kalıba sokuyoruz ve yerküreye inip bu kalıba en uygun düşen insanı bulup ona aşık oluyoruz. Kurbanımız beynimizdeki kalıbına uygun düşer, hayallerimize sadakat gösterirse bu aşkı sürdürüyoruz. Aşkın dönümsüz ve tanımsız noktasında kurbanımız bizim için sadece bir “araç”. Kısıtlanmışlıklarımız, söyleyip isteyip de kimselere söyleyemediklerimiz, bir türlü sahip olamadığımız özgürlüklerimiz, yapmak isteyip de yapamadıklarımız belikliyor aşkımızı, aşık olacağımız insanı. Ve aşık olup karşımızdakinin aracılığıyla ulaşmaya çalışıyoruz tüm bunlara. Sonra zamanla hayallerimizden, kendi kendimize yarattığımız tutkularımızdan, hırslarımızdan sıyrılıp ansızın karşımızdakini kendi gerçeğiyle görüyoruz. O zaman bir şeyler bize yetmiyor, bir şeyler eksik kalıyor. O zaman aşkımızın içi boşalıyor ve aşk işte orada bitiyor. Sonra yeni arayışlar, yeni hayaller ve bunlara uygun yeni biçimlere doğru tekrar tam hız yola çıkıyoruz. Birisini tüketip yenisini istiyoruz. Ve tekrar aşkımızı aramaya koyuluyoruz. Aslında biraz kendimizi arıyoruz, aslında biraz kendimize aşık oluyoruz. Ve bu yolculuklarda tükenen belki de kendimiz oluyoruz.

EMRE ERTÜRK: Aşkta olmazsa olmaz kural kıskançlık. Yolda giderken bakarsınız dolunay. İkiniz bakarsanız, işte romantizm bu. Aşk kırmadan, tüketmeden, üreterek olursa sevgi çemberi içine gider. Sömürülüyor, tüketiliyor ve bitiyor. Egoların arasına gidiyor. Senin taraf benim taraf.... Kıskançlık, kendiniz gibi olmazsanız olmaz. İnsan başta neyse sonda da odur.

TULUYHAN UĞURLU:  İlişkilerin yozlaştığına inanıyorum. 21.yy yaşayacağız galiba. Her birey kendini yalnız hissedecek. Bu dünya içinde aşka fazla yer yok. Aşk gittikçe önemini ve değerini kaybedecek. İnsanlar anlaşamıyor artık. Muazzam bir egosantrizm var. Bence dünya kötüye gidiyor.

EMRE YILMAZ: Hasret kasıklarındadır, kıskançlık göğüs kafesinde, korku ensede, sabırsızlık ellerde neşe gözlerinde, coşku bacaklarda, aşk bu yüzden aşk en iyi ifadesini dansta bulur. Aşkta olmazsa olmaz duygusu şehvettir.  Deliler gibi sevişmeyen, ama birbirlerini çok seven çiftler yok mu? Var. Ama onlar birbirlerini sadece severler aşık değillerdir. Aşk kesinlikle geçidir. Sürekli bir şehvet, muhteşem bir büyü ama sadece bir müddet.

NAZAN ÖNCEL: İnsanın kendisini dizginleyemediği anlar vardır. En deli bölümü başlangıç bölümü gelişmede duygular çok yoğun ve sonuca doğru her şey inişe geçiyor.

PROF. DR. ERDOĞAN TANALTAY: Fromm’un dediği gibi “seni seviyorum derken sende kendimi sende başkalarını sende tüm evreni seviyorum” diyebilmeliyim. Aşk kural tanımaz bir sel felaketidir.

KAYA ÇİLİNGİROĞLU:  İnsan arabasını da sever, işini de sever. Ama bunları kaybettiği zaman dünyanın sonu gelmiş gibi hissetmez, her şeyin bitmediğini bilir. Aşıksanız ondan vazgeçmeniz mümkün değildir. Bir de hayatta her zaman sevebilirsiniz ama aşık olamazsınız.

ERSİN AKPARMAK: Her şeyimi paylaşabileceğim, en önemli karşılıklı oturduğumda beraber gülebileceğim biri olmalı.

SÜHEYLA KAYA: Karşılıklı sevgi ve itimat aşkı yaratır diye tarif ediyorum ben. Aşık olduğun insanı bir iki gün veya ay sonra unutabilirsin. Eğer unutuyorsan bu sevgi değil, aşktır. Sevdiğin insanı unutamazsın çünkü sevgi ölümsüzdür, aşk ise geçici.

AYŞE ARMAN: Bir kısmı, hayatlarının bir döneminde “aşk acısı” çekti; lanet etti! Hastalığı kronikleşenler ondan sonra karşısına çıkan her kişiyi reddetti, itti. Farkında olmadan kendisine bile çoktan ilan etti: “bir daha mı? Asla”.  Tek çözüm, önce aşk acısını kabul etmek!

NİLGÜN GEDİKOĞLU: Aşkın en önemli elemanlarından biri hayranlıktır, hayranlık sürdüğü sürece aşk da bitmez. Sevgi ve aşk çok farklı. Aşk kesinlikle cinselliğini de içerir, ona dokunma isteği vardır. Aşkta teslimiyet kesinlikle var. Gurur yok, kendinden vazgeçmek var. “Ben ortadan” kalkar, “Sen” veya “O” alır yerini.

GÜL BATUŞ: İçinde bulunduğunuz düzeni rahatsız edecek, alt üst edecek ya da mücadele edecek cesaretiniz yoksa, aşkı da olamıyorsunuz. Aşkı yaşamak cesaret istiyor bence.

ECE TEMELKURAN: Yaşamak kolay bir şeydir ama yaşam zordur. Hep bedel ödersiniz.

KAYAHAN: Aşk karmaşık bir şey. İçinde sevgi, ihanet, kıskançlık, ayrılık bir yığın karmaşık duyguları taşıyor. Sevgiyle beslenirseniz eğer, o zaman çok daha mutlu, kendiyle barışık, hayatla barışık dolayısıyla insanlarla barışık biri olur ve çok da güzel, sağlıklı aşklar yaşayabilirsiniz. 

DOĞAN HIZLAN: Hayatta hiç bir şeye ne olursa olsun demedim. Böyle olsun dedim.

BAHAR KORÇAN: Aşk hem mutluluk, hem acı, hem nefret. Hepsi bir arada. Acı da çekiyorsunuz ama mutlu da oluyorsunuz. Aşk inanılmaz bir karmaşa aslında.

AYSEL GÜREL: Bir numara küçük ayakkabı giymek gibidir aşk. Gezip dolaşırken aklın hep ayaklarındadır. Sadakat zinciri kişiyi aşık olduğu insana çeker ve bağlar. Gerçek aşksa eğer, o aşk zinciri hiç kopmaz.

PİYALE MADRA: Hesap kitap yapmayan, özgür ve anarşisttir, gerçek aşk. Kural, sınır tanımaz, toplumu takmaz. Aşk değince hep büyük aşklar aklıma geliyor. Günümüzdekiler değil. Küçük flörtler bence aşk değil. Toplum içinde dahi olsa kural tanımıyor, özgür ruhlu oluyor. Toplumun değer yargılarına uymayabiliyor. İşte bence ispatlanmış gerçek aşk aslında herkesin başına gelen aşk mıdır, sevgi midir, flört müdür bilinmez.

PERRAN KUTMAN: Aşkta sınır yok, heyecanlar var, yarınını düşünmeme var. Sevgi öyle değil emek isteyen kök isteyen bir şey. Sevgi damarını ne kadar derinlere sararsanız o kadar çok beslenir ve bitmeyen tükenmeyen  bir hale gelir. Haklarım çok önemlidir. Hak veririm, hakkımı mutlaka isterim. Aşkta da ne olursa olsun kurallarım vardır. İhaneti asla affetmem. Bana “ben başka birine ilgi duyuyorum” deme saygısını gösteren insana ömrümün sonuna kadar saygı gösteririm ve bitiririm. En çok kendime aşığım ben o insanı çok seviyorum.


MUHİTTİN SİRER:               İlk insandan bu yana...
                                                  Son  insana kadar...
              Sonsuz sayıda ...
                                                  Aşk var!
                                                  İnsanı güçlü ya da güçsüz kılan...
                                                  Gökleri uçuran...
                                                  Yerlerde süründüren...
                                                  Cinayet işleten...
                                                  Cesede dönüştüren...
                                                  Anlık ya da hayat boyu...
                                                  Bir saniye ile bin yıl arasında değişen...
                                                  Şekil ve ruh değiştirebilen...
                                                  Aşkın her türlü mubah!
                                                  İnsanı insan ve güzel kılan en önemli şey, aşk! Yeter ki, aşk olsun!
Şiddeti, şekli şemali, cinsi cibilliyeti ne olursa olsun... İster acılı ister acısız olsun... Aşk,  insanoğlunun yaşadığı zaman parçası içinde başına gelebilecek en güzel şey! Bence yeryüzünün en haklı zemini aşk. İnsanı haklı çıkaracak tek şey. Zinayı, aldatmayı ortadan kaldırabilecek tek temizleyici... Aşk varsa... Başka bir  şey yoktur. Akan sular durur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder