İ.Ö. 4.yüzyılda, dönemin
imparatoru olan Claudius, aşka karşı savaştan yana bir imparatordur. Ona göre,
sevdiklerine kavuşan erkeklerin akılları geride kalıyor ve savaşamıyorlardı.
Claudius, bu yüzden evliliği yasakladı. Bir de dönemin din adamı ve doktoru
olarak o kentte yaşayan Aziz Valentin vardır. İmparatorun koyduğu yasağa
şiddetle karşı çıkar. Birbirini seven gençleri, bir mağarada gizlice
evlendirir. Bunu öğrenen İmparator Claudius Aziz Valentin’i öldürtür. O günden
beri de Aziz Valentin’in öldürüldüğü 14 Şubat, sevgiyi ve sevgilileri
hatırlatıyor. Yani Sevgililer Gün’nün temelinde, sevgiyi yok etmeye çalışanlar
ve sevgi için can veren, bedel ödeyen bir insan var.
Aşk Üzerine Mitolojik Bir Öykü:
Miletos Yarımadası’nda yaşayan bir kadın ve birbirinden güzel üç kızı vardı.
Büyük iki kız hemen evlendi. En küçükleri Psykle, kardeşlerinden de güzeldi,
ona karşı sevgiden öte bir şey duyuluyordu. Herkes ona, bir Tanrıça’ya tapar
gibi tapıyordu. Artık Güzellik Tanrıçası Aphrodite’nin iki beyaz memesi üzerine
değil de, Psykle’nin başı üzerine yemin ediliyordu. Bu duruma Aphrodite çok
kızdı. Oğlu Eros’u çağırdı ve ona; “Şimdi hemen git, bana meydan okuyan o kızın
göğsüne sevgi okunu sapla. Ama yakışıklı bir delikanlıya değil,
insanların en çirkinine rezil olsun” dedi. Eros, kanatlarını pırıldatarak uçtu,
lakin kızı görünce hayran kaldı, yanlışlıkla oku kendi yüreğine işletti ve
kızın aşığı oldu. Psykle’nin babası, kızı bir isteyenin çıkmadığını görünce bir
kahine başvurdu ve yapılması gerekenleri sordu. Kahin, kızın gece yarısı
Miletos’un kuzeyindeki Samson (Mikale) Dağı’nda, uçurumun kenarına
götürülmesini ve orada, kıza koca olarak büyük bir yılanın gelip, onu alacağını
söyledi. Baba ve ana çaresiz kızı uçurumun kenarına götürdüler. Ne var
ki, kız orada dururken, rüzgarın en güzeli, Meltem (Zephyros) kanatlarıyla
yelpazelenerek geldi ve kızı –tatlı bir düş görüyormuş gibi- kaldırıp yumuşak
bir çimenliğin üzerine bıraktı. Kız uykuya dalmıştı. Uyanınca kuşlar
cıvıldıyordu. Kızın az ötesinde hayal sarayı imiş gibi bir yapı
yükseliyordu. Oradan tatlı sesler Psyklee’yi davet etti ve ona “burası
senindir; biz senin hizmetçilerinin peri kızlarıyız. Senin hemen
yanındayız” dediler. Psykle orada yıkandı, süslendi. Akşam oldu. O gece kızın
gerdek gecesiydi. Kızın tanımadığı kocası gelecekti. Genc kızın yüreği kuş
kanatları gibi çarpıyordu. Nihayet karanlıkta kocası geldi. Görünmüyordu, ama
yılan değil, bir insandı. Adam gün ağırmadan önce gitti. Kocası her gece
geliyor ve tanyeri kızarmadan gidiyordu. Kız bu duruma şaşırıyordu. Aradan
epeyce zaman geçtikten sonra Psykle, kendisinden haber alamamış olan ana-baba
ve kardeşlerini görebilmek için kocasından, izin istedi. Psykle’nin
okşayışları ve tatlı sesinin yalvarışları karşısında, kocası izin verdi.
Psykle, kız kardeşlerine her şeyi anlattı. Onu kıskanan kardeşleri, kendini
göstermeyişine bakılırsa kocasının bir ejderha olacağını ve elinde bir bıçakla
onu görmesini tembih ettiler. Kız istemeyerek söylendiği gibi yaptı.
Elinde bıçak ve bir kandille, gece uyuyan kocasına baktı. Onu görünce bir
kat daha aşık oldu. Gördüğü adam Eros’tu. Elindeki kandilden bir damla
kızgın yağ Eros’un üzerine düştü, bıçak da Eros’u yaraladı. Eros uyandı, hazin
hazin baktı ve çıkıp gitti. Kız, işlediği suçun, her çilesini çekmeye razı olduğunu
Aphrodite’e söyledi. Aphrodite kıza bir kutu verdi ve ondan, cehenneme
gitmesini, orada Presephone’den kutuyu güzellikle doldurmasını buyurdu. Psykle
(yani insan ruhu) cehenneme gitti, sonra geri dönerken, sevgilisine güzel
görünmek için kutuyu açtı. Ancak kutudan çıkan bir kokuyla, uyanılması güç,
ağır bir uykuya daldı. Aphrodite, Eros’u odasına kilitlemişti, amma pencere
açıktı ve Eros’un kanatları vardı. Eros, Zeus’tan Ambrosia, yani içilince
insana ölümsüzlük veren şaraptan aldı. Psykle, yani insan gönlü ölümsüz oldu.
Gönül ile sevgi, birbirine kavuşunca hiç ayrılabilir mi? Eros, kızın
gözlerinden uykuyu sildi, ona, “artık birlikte yaşayacağız ve ölümlü insanlara
birbirlerini sevmeyi öğreteceğiz” dedi. Bu çiftten gençlik ve sevgi doğdu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder