1 Ekim 2016 Cumartesi

şehzadebaşı cami


Kanuni Sultan Süleyman, oğlu Şehzade Mehmet’i diğer kardeşlerinden apayrı tutuyor, onun eğitiminden gelişmesine dek her anını özenli izliyordu. Sultan’ın bu şehzadenin üzerine titremesinin özel bir nedeni vardı kuşkusuz. Sınırları genişleyen imparatorluğu, istidat gördüğü bu şehzadesinin yönetmesini istiyordu. Bütün hayalleri onun üzerineydi. 22 yaşına geldiğinde onu Manisa’ya vali tayin etti. Manisa Valiliği sultanlığa giden basamaktı.
Geleceğin hayaliyle 1543’te Belgrad seferine çıkan Kanuni, acı bir haberle sarsılır. Gözbebeği Mehmed’i 22 yaşında çiçek hastalığından ölmüştü.
Derhal İstanbul’a döner. Padişah, şehzadenin tabutu başında iki saat durmadan ağlar. Ülkede üç gün dükkânlar açılmaz. Sultan, 40 gün boyunca oğlunun kabrini ziyaret eder. 40 günün sonunda, Mimar Sinan’ı huzuruna çağırır ve oğlunun adını yaşatacak bir külliye yapılmasını ister. Sinan, çıraklık eserim dediği bu yapıyla da kendini gösterme fırsatını bulur.
1548’de yapımı tamamlanan cami dört ayak üzerine oturtulmuş dört yarım kubbe ile ana kubbeden oluşmaktadır. Camin sağ ve solundaki ikişer şerefeli iki minarenin süslemeleri eşsizdir. 16 kubbeli revakla çevrili caminin en kuzeyinde yer alan medrese, bugün Vakıflar’a bağlı öğrenci yurdu olarak, kervansaray ise Vefa Lisesi’nin laboratuarı olarak kullanılmaktadır. Külliyenin imareti ise bugün İstanbul Üniversitesi’nin Basımevi’dir.
Sultan Süleyman’ın “Şehzadeler güzidesi Sultan Mehmed’im” diye tarih düştüğü türbesi ise, sekizgen planlı türbe, dilimli ve camiyle bütünlük sağlayan bir kubbeyle örtülüdür. Çinileri eşsiz türbede Şehzade Mehmed’in sağında Şehzade Cihangir, solunda ise Hümaşah Sultan yatmaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder