Son yıllarda Jack Addington'ın %100 Düşünce Gücü, Louise Hay'in Düşünce
Gücüyle Tedavi, Norman Vincent Peale'ın Olumlu Düşünmenin Şaşırtıcı Sonuçları,
Neale Donald Walsch'ın Tanrı ile Sohbet gibi kitaplarında okuduklarımın bir
teyidi ve özeti olan enerji yükü, eğlenceli ve çarpıcı "Unlimited
Power" semineri sözcüsü Emile Ratleband'den öğrendiklerim...
Yapamıyorum, olmuyor... muyor, mıyor, amam, emem... işte
dağarcığınızdan kesinlikle çıkarmamız gereken heceler. Dağarcığınızda fazladan
yer tuttuğu gibi hayatınıza negatiflik katmaktan başka bir işe yaramıyorlar.
Ben bir mucizeyim ve imkânsız olan şey yok aslında. Tek yapmam gereken bakış
açımı değiştirmek. Gerçekte değiştirebileceğiniz tek şey kendinizsiniz. Dört
duvar misali bir kutunun içerisinde doyasıya özgürken zindan hayatını
sürdürmemiz niye? Bütün bu güç bizde varken. O kurtuluşu yok kapanınızı
"Acı" ya da "Keyif" diye adlandırabilirsiniz. Seçim bizim
elimizde. Bizler evrenin merkezindeyiz. Dolayısıyla en önemli olan kendimiziz.
(Benci bir toplumdan sıyrılmaya çalışırken şimdi buda neyin nesi) Kendinle
gurur duy, kendini sev ve kendini kutla... Kendine iyi bak çünkü sen çok
değerlisin. Kendimizle yaptığımız söyleşi en önemli olanı. Bu konuşma pozitif
olmalı. Eğer, öf kötü gidiyor her şey derseniz. Kötü hisseder, kötü koklar,
kötü görür ve kötü yaşarsınız. Çünkü çevrenizde olan biten her şey, sadece ve
sadece sizin düşündükleriniz teyididir. Hayattaki tüm zorlukları birer başarı
olasılıklarına dönüştürmek gerek. Çünkü zorluklarda verdiğiniz bu başarı ile
sonuçlanacak mücadele, sizi hem fiziksel, hem ruhsal hem de beyinsel anlamda
daha güçlü kılacaktır. Siz kendinize inanıp güvenirseniz karşınızdaki de size
güvenecektir. Bu böyle böyle büyüyecektir. Kaç kere yaşadınız kim bilir?
Hayatta attığımız her adım yaptığımız her aksiyonun bir sonuç yarattığı
kuşkusuz. İnançlarımız, düşüncelerimiz potansiyelimizin kumandası ise neden
kendimizi küçük görmeyi yeğliyor ve yok olup gitmeyi göze alıyoruz. Evrenin tam
ortasında kendinle olumlu bir diyalog içerisinde olan ve olumlu tutumu ile
başarıdan başarıya koşan ve mutluluğu yakalayanlar neden biz olmayalım.
Sonuçlara yaparak ulaşılır bekleyerek değil. Yaşadığınız her şeyi aslında siz
yaratıyorsunuz! Dün tarih, yarın bir bilinmez, bugün ise bir hediye.
Amaçlarımıza gerçekten bağlı olmak... Çoğu insan başarılı olmak için
hep bir örnek arar. Aslında gerçek başarı, örneği olmadan inanarak elde edilen
başarılardır. Hayallerinizin yaşamını sürün... Potansiyeliniz sınırsız çünkü o
kafanızda yatıyor. İnancınızla potansiyelinizi devreye sokuyor, buna göre
hareket ediyor ve sonuca ulaşıyorsunuz. Kendimizi bir başkası ile kıyaslamak
yerine dünkü bizle kıyaslamalıyız. İşte dünkü sizle bugünkü siz arasında olumlu
bir fark yaratmışsanız, gerçek başarıyı elde etmişsinizdir. Kendinize karşı
tutkulu olun. Tutku, istek, arzu size enerji verecek oysa pişmanlıklar
enerjinizi alacaktır. Ne istiyorsunuz dünün acılarına karşı savaşmak mı yoksa
yarının mutluluğu için tohumlar mı ekmek?
Vızırdanmaktan vazgeçin. Beklentilerinizi yarattığınız gibi
problemlerinizi de yaratan sizsiniz. İnsanları yargılamaktan vazgeçerseniz
onlar da sizi yargılamazlar. Herkes kendi gerçeğini yaratır. Gerçekte gerçeği
değiştirmek mümkün değil, ancak o gerçekle ilgili temsilini değiştirmek mümkün.
Çoğumuz gücümüzün sınırlarını bilmeden yaşıyoruz. Sınırlı düşündüğümüz için,
var olan potansiyelimizin küçük bir kısmı ile yaşıyoruz. Sahip olduğumuz
potansiyeli kullanmaya başlayınca daha başarılı, yaratıcı ve üretken olmamız
kaçınılmaz. Göreceksiniz, bakış açınız değiştiğinde, gerçekler de değişecektir.
Hayatta isteyip de yapamayacağınız şey yoktur. Yeter ki içinizdeki gücü
kullanın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder