20 Mart 2013 Çarşamba

Unlimited Power



Son yıllarda Jack Addington'ın %100 Düşünce Gücü, Louise Hay'in Düşünce Gücüyle Tedavi, Norman Vincent Peale'ın Olumlu Düşünmenin Şaşırtıcı Sonuçları, Neale Donald Walsch'ın Tanrı ile Sohbet gibi kitaplarında okuduklarımın bir teyidi ve özeti olan enerji yükü, eğlenceli ve çarpıcı "Unlimited Power" semineri sözcüsü Emile Ratleband'den öğrendiklerim...
Yapamıyorum, olmuyor... muyor, mıyor, amam, emem... işte dağarcığınızdan kesinlikle çıkarmamız gereken heceler. Dağarcığınızda fazladan yer tuttuğu gibi hayatınıza negatiflik katmaktan başka bir işe yaramıyorlar. Ben bir mucizeyim ve imkânsız olan şey yok aslında. Tek yapmam gereken bakış açımı değiştirmek. Gerçekte değiştirebileceğiniz tek şey kendinizsiniz. Dört duvar misali bir kutunun içerisinde doyasıya özgürken zindan hayatını sürdürmemiz niye? Bütün bu güç bizde varken. O kurtuluşu yok kapanınızı "Acı" ya da "Keyif" diye adlandırabilirsiniz. Seçim bizim elimizde. Bizler evrenin merkezindeyiz. Dolayısıyla en önemli olan kendimiziz. (Benci bir toplumdan sıyrılmaya çalışırken şimdi buda neyin nesi) Kendinle gurur duy, kendini sev ve kendini kutla... Kendine iyi bak çünkü sen çok değerlisin. Kendimizle yaptığımız söyleşi en önemli olanı. Bu konuşma pozitif olmalı. Eğer, öf kötü gidiyor her şey derseniz. Kötü hisseder, kötü koklar, kötü görür ve kötü yaşarsınız. Çünkü çevrenizde olan biten her şey, sadece ve sadece sizin düşündükleriniz teyididir. Hayattaki tüm zorlukları birer başarı olasılıklarına dönüştürmek gerek. Çünkü zorluklarda verdiğiniz bu başarı ile sonuçlanacak mücadele, sizi hem fiziksel, hem ruhsal hem de beyinsel anlamda daha güçlü kılacaktır. Siz kendinize inanıp güvenirseniz karşınızdaki de size güvenecektir. Bu böyle böyle büyüyecektir. Kaç kere yaşadınız kim bilir?
Hayatta attığımız her adım yaptığımız her aksiyonun bir sonuç yarattığı kuşkusuz. İnançlarımız, düşüncelerimiz potansiyelimizin kumandası ise neden kendimizi küçük görmeyi yeğliyor ve yok olup gitmeyi göze alıyoruz. Evrenin tam ortasında kendinle olumlu bir diyalog içerisinde olan ve olumlu tutumu ile başarıdan başarıya koşan ve mutluluğu yakalayanlar neden biz olmayalım. Sonuçlara yaparak ulaşılır bekleyerek değil. Yaşadığınız her şeyi aslında siz yaratıyorsunuz! Dün tarih, yarın bir bilinmez, bugün ise bir hediye.
Amaçlarımıza gerçekten bağlı olmak... Çoğu insan başarılı olmak için hep bir örnek arar. Aslında gerçek başarı, örneği olmadan inanarak elde edilen başarılardır. Hayallerinizin yaşamını sürün... Potansiyeliniz sınırsız çünkü o kafanızda yatıyor. İnancınızla potansiyelinizi devreye sokuyor, buna göre hareket ediyor ve sonuca ulaşıyorsunuz. Kendimizi bir başkası ile kıyaslamak yerine dünkü bizle kıyaslamalıyız. İşte dünkü sizle bugünkü siz arasında olumlu bir fark yaratmışsanız, gerçek başarıyı elde etmişsinizdir. Kendinize karşı tutkulu olun. Tutku, istek, arzu size enerji verecek oysa pişmanlıklar enerjinizi alacaktır. Ne istiyorsunuz dünün acılarına karşı savaşmak mı yoksa yarının mutluluğu için tohumlar mı ekmek?
Vızırdanmaktan vazgeçin. Beklentilerinizi yarattığınız gibi problemlerinizi de yaratan sizsiniz. İnsanları yargılamaktan vazgeçerseniz onlar da sizi yargılamazlar. Herkes kendi gerçeğini yaratır. Gerçekte gerçeği değiştirmek mümkün değil, ancak o gerçekle ilgili temsilini değiştirmek mümkün. Çoğumuz gücümüzün sınırlarını bilmeden yaşıyoruz. Sınırlı düşündüğümüz için, var olan potansiyelimizin küçük bir kısmı ile yaşıyoruz. Sahip olduğumuz potansiyeli kullanmaya başlayınca daha başarılı, yaratıcı ve üretken olmamız kaçınılmaz. Göreceksiniz, bakış açınız değiştiğinde, gerçekler de değişecektir. Hayatta isteyip de yapamayacağınız şey yoktur. Yeter ki içinizdeki gücü kullanın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder