Osmanlı
Tarihinin derinliklerinden gelen lezzet!
Arapçada
“rahat-ul hulküm” (boğaz rahatlatan) olarak geçmekte olan ve bu tamlamadan
türetilen lokum, kaynaklara göre 15.yüzyıldan beri Anadolu’da yapılmaktadır.
Lokum, Avrupa’da 19. Yüzyılda bir İngiliz gezginin Avrupa’ya Türk Lokumunu
götürmesi ile yayılmaya başladı.
Lokum,
yaklaşık 15. Yüzyıldan beri Anadolu’da bilinmekle birlikte, özellikle 17.
Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde yaygınlaştı. Avrupa’da ise bir
İngiliz gezgin aracılığıyla “Turkish Delight” adıyla 18. Yüzyılda tanınmaya
başlandı. Daha önceleri bal ya da pekmez ve un bileşimi ile yapılan lokumun 17.
Yüzyılda “Kelle şekeri” olarak bilinen rafine şeker ile özellikle nişastanın
bulunup ülkeye getirilmesi sayesinde hem yapımı, hem de lezzeti değişti.
Osmanlı
dönemlerinde önce Balkanlara oradan da Avrupa’nın diğer bölümlerine ulaşan
lokum, Winston Churchill, Napolyon, P.Picasso gibi bazı dünya ünlülerinin de
sevdiği yiyecekler arasındaydı.
Türk
Lokumunun Tazeliği Nasıl Anlaşılır?
Lokumun
görünüşü, lokumun tipine özgü ve verildiği şekli korumuş olmalı, lokumun
dokusu, elastik yapıda olmalı, parmakla bastırıldıktan sonra eski şeklini
alabilmeli, ağızda yumuşak ve kaygan olarak hissedilmelidir.
Türk
Lokumunun Faydaları
Türk
Lokumu vücudu zinde tutar. Pablo Picasso Türk Lokumunu konsantrasyonu toplamada
faydalı olduğu için çok severdi. Lokum doğal ve sağlıklı bir besin kaynağı
olup, pek çok yararının olduğu bilinmektedir. Proteinli besinler,
kullanıldıktan sonra vücutta yakılır ve bunun sonucu üre, ürik asit ve
kreatinin gibi atık maddeleri açığa çıkar. Bu maddeler böbrek hastalarında
idrarla vücuttan atılamaz ve kanda yükselir. Lokum karbonhidrat kaynağı
olduğundan, böbrek hastalarınca devamlı tüketilmesi önerilmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder