‘Hem güldüren hem ağlatan
adam deyince aklımıza neden sadece o gelir? Çünkü Sadri Alışık, samimiyet
demektir.
Dostluk,
fedakarlık, vefa gibi günümüzde pek değer verilmeyen ama düzgün bir insanın
temelini oluşturan kavramların sinemadaki en gerçekçi anlatıcısıdır. Aynı
zamanda kendi ölümüne değinecek kadar usta bir şair, pek bilinmese de
birbirinden güzel yağlı boya tablolar yapmış bir ressam, Türk sanat müziği
icracılarına taş çıkartan bir yorumcu ve aslında aynı sektörde yer aldıkları
için rakip gösterilebileceği can dostu Ayhan Işık’ın ölümü sonrası hergün
mezarına gidecek ve mezarına mektuplar yazıp postalayacak kadar insandır.’
5
Nisan 1925’te İstanbul’un Paşabahçe semtinde ailesinin ahşap evinde dünyaya
gelen Mehmet Sadrettin Alışık, kendisinden 8 yaş küçük kız kardeşi Nevin
tarafından Sadri diye çağrıldığı için bu isimle anılmaya başlar. Ev hanımı
Saffet ile Kaptan Rafet’in oğlu olan Sadri, ailesinin otoriter tavrına karşın
yaramazlıktan vazgeçmeyen bir çocuk olur.
Küçük
yaşlardan itibaren oyunculuğa merak saran Sadri, ailesinin karşı çıkmasına
karşın tiyatro yapmaya başlar. Sadri’nin oyunculuk tutkusunu gören ailesi de
destek verince oyunculuğa sıkı sıkı sarılır. Beykoz Ortaokulu’nu bitirdikten
sonra İstanbul Erkek Lisesi’ne gider. Bir dönem Güzel Sanatlar Akademisi, Resim
bölümüne gider.
Yıllar
1943’ü gösterirken Sadri, profesyonel olarak tiyatro yapmaya başlar ve Reşit
Rıza Tiyatrosunda sahne alır. 1944 yılına gelindiğinde ise Faruk Kenç’in
yönettiği “Günahsızlar” filminde Oya Sensev ile başrolleri paylaşarak tam 50
yıl içersinde kalacağı Türk sinemasına adım atar. 2. filmi olan “Fato: Ya
İstiklal Ya Ölüm” için ise 5 yıl beklemesi gerekir. İlk evliliğini Reşit Rıza
Tiyatrosunda birlikte çalıştığı oyuncu Neriman Esen’le yapar. Ancak bu evlilik
kısa sürer.
Sadri
Alışık, 50’li yıllarda tam 31 filmde rol alır ve adından söz ettirmeyi başarır.
Bu dönemde ağırlıklı olarak tarihi filmlerde rol alan Alışık, 1953 yılında rol
aldığı ilk renkli Türk filmi “Halıcı Kız”, 1959 yılında sıra dışı bir oyunculuk
performansı sergilediği “Düşman Yolları Kesti” ve Çolpan İlhan’la başrolleri
paylaştığı unutulmaz “Yalnızlar Rıhtımı” ile kariyerine önemli parçalar ekler.
1959 yılında Yalnızlar Rıhtımı dolayısıyla tanıştığı Çolpan İlhan’la öldüğü
1995 yılına kadar devam edecek 2. evliliğine imza atar. 1960 yılında ilk ve tek
çocuğu Kerem Alışık dünyaya gelir. Belki otoritesini koruyabilmek için, belki
de babasından öyle gördüğü için oğlu Kerem’e mesafeli bir baba olur. Oğlunun
saçlarını uyuduğunda sever.
60’lı
yıllarda Sadri Alışık, deyim yerindeyse fırtınalar yaratır. Ayhan Işık ve
Belgin Doruk’la inanılmaz bir üçlü oluşturdukları “Küçük Hanımefendi” serisi,
1963 yapımı “Helal Olsun Ali Abi” filminde bir yan karakterken Türk sinema
tarihinin en önemli serisine dönüşen “Turist Ömer” serisinin birçok filmi, Gönlübol
Arif ve Ringo Kazım gibi hem güldüren hem ağlatan ölümsüz karakterlerle kendine
has bir tat bıraktığı komedramları, “Bu da mı gol değil?” repliğiyle
unutulmazlar arasına giren Ofsayt Osman ile yüreklere yerleştiği “Şaka ile
Karışık”, bir İstanbul beyefendisi Haşmet İbriktaroğlu’nu canlandırdığı, çoğu
otoriteye göre gelmiş geçmiş en iyi Türk filmlerinden biri olarak gösterilen
1966 yapımı “Ah Güzel İstanbul” ve hep arka planda kalmasına karşın emsalsiz
bir başyapıt olan 1969 yapımı “Menekşe Gözler”, en öne çıkan filmleri olur.
Sadri Alışık bu dönemde kendi seslendirmesini yapan nadir aktörlerden biri
olması nedeniyle kendisine rakip olarak gösterilebilecek tüm aktörlerden farklı
bir yerde durur. Büyük oyuncu bu da yetmiyormuş gibi bazı filmlerde muhteşem
sesiyle şarkılar da seslendirir. Özellikle Menekşe Gözler’deki “Huysuz ve Tatlı
Kadın” ve “Menekşe Gözlerde Hiç Sefa Yokmuş”, 1971 yapımı “Üvey Ana” filmindeki
“Ben Seni Unutmak İçin Sevmedim” ve 1983 yapımı “Kartallar Yüksek Uçar” adlı
televizyon dizisindeki “Kimseye Etmem Şikayet” yorumları dinlemeye değer
yorumlardır.
70’li
yılların ilk yarısında da oyunculuk alanında oldukça aktif olan Sadri Alışık,
Türk sinemasında başlayan seks furyasının sektörü ele geçirmesiyle beraber
sinemadan uzaklaşır. Sesinin güzelliğini, şair oluşunu ve espri yeteneğini
kendine has şekilde harmanlayıp sahnelerde çalışmaya başlar. 1970 yılında
oynadığı “Ah Müjgan Ah”, “Darıldın mı Cicim Bana”, “Arkadaşlık Öldü mü?”,
“Turist Ömer Yamyamlar Arasında”, 1971 yılında oynadığı “Turist Ömer Boğa
Güreşçisi”, “Ali Baba ve 40 Haramiler”, “Üvey Ana” ve 1973 yılında oynadığı
“Turist Ömer Uzay Yolunda”, Sadri Alışık sinemasının 70’lerdeki belirgin
izlerini taşıyan, başarılı örnekleri olur. 1976 yılında oynadığı “Ben Sana
Mecburum” filminde ise bambaşka bir Sadri Alışık görürüz. Filmde olgun ve
görmüş geçirmiş bir kabadayı olan Hasan’ı canlandıran Sadri Alışık, unutulmaz
ve filmografisinde rastlamadığımız bir karakter yaratır.
80’lere
gelindiğinde sinemadan iyice kopan Sadri Alışık 1986 senesinde birkaç başarısız
yeniden çevrimde rol alır. Alışık bu dönemde rol aldığı dizilerle adını Türk
televizyon tarihine de altın harflerle yazdırır. 1983 – 1985 yılları arasında
yayınlanan “Kartallar Yüksek Uçar” adlı dizideki Banazlı İsmail karakteriyle uzun
süre adından söz ettiren Alışık, 1986 – 1988 yılları arasında yayınlanan
“Çalıkuşu” adlı dizideki Miralay Hayrullah Bey karakteriyle de televizyondaki
başarısını pekiştirir. Alışık ayrıca 1987 – 1989 yılları arasında yayınlanan
“Saat Sabahın Dokuzu” isimli 4 bölümlük bir mini dizide de rol alır.
90’lı
yıllar ağırlıklı olarak oyuncunun hastalığı ve tedavisiyle uğraştığı yıllar
olur. Oyuncu buna karşın 1994 yılında rol aldığı “Yengeç Sepeti” ile efsane
kariyerine yakışır bir final yapar ve Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde
“En İyi Erkek Oyuncu” ödülünü kazanır. Can dostu Ayhan Işık’ın ölümünden sonra
zaten oldukça sevdiği içkiye daha sıkı sıkı sarılan Sadri Alışık, içkiye bağlı
sağlık sorunları yaşar ve 18 Mart 1995’de aramızdan ayrılır. Hayranları ve
sanat dünyasını yasa boğar. Net bilinmemekle beraber Sadri Alışık’tan 8
gün sonra vefat eden Türk sinemasının Küçük Hanımefendisi Belgin Doruk’un da bu
ölümden çok etkilendiği ve bu acının kendisini ölüme sürüklediği iddia
edilmiştir.
Bir
adam vardır bir yerlerden tanıdığınız. Konuşmasıyla, mimikleriyle ya da giyim
tarzıyla dikkatinizi çekmiştir. Televizyonu açar bir Türk filmi bulursunuz ve
dikkatinizi çeken o adamı karşınızda görürsünüz. Her mahallede Ofsayt Osman,
her arkadaş grubunda Turist Ömer gibi bir karakter vardır. Sevinci sahici,
üzüntüsü sahici, gülmesi ve ağlaması sahicidir. Kah bir mahalle bitirimi, kah
saf delikanlı, kah hovardanın biri, kah bir aile babası olarak karşınıza çıkar.
Öyle samimidir ki gerçekçiliği bir an olsun tartışılmaz. İşte Sadri Alışık
böyle bir iz bırakmıştır ardında. Günümüzün en komik insanı olarak kabul edilen
ve Sadri Alışık’ın koyu bir fanatiği olan Cem Yılmaz bile günümüzde Sadri
Alışık ayarında bir komedyen olsa kendisi de dahil tüm komedyenlerin evlerinde
oturmak zorunda kalacaklarını söyler.
Şair
İbrahim Sadri ise şiirlerinde bol bol kullanır Sadri Alışık’ın bıraktığı
izleri. Nan Gibi şiirinde Sadri Alışık’ın güzel ağlayışına vurgu yapar. Kuş
Hatıraları şiirinde hayatın eskisi gibi olmadığını Sadri Alışık’ın artık
olmayışıyla anlatır. Paramız Yoksa da Haysiyetimiz Var şiirinde ise arkadaşlık
tanımlamasında kullanır Sadri Alışık’ı Ayhan Işık ve Erol Taş’la birlikte.
Türk
sinema tarihini dönemlere ayırdığımızda “Tiyatrocular Dönemi” diye tabir edilen
başlangıç döneminin tek mimarı Muhsin Ertuğrul, “Geçiş Dönemi” diye tabir
edilen sinemada tiyatrocu hegemonyasının yıkıldığı dönemi başlatan Faruk Kenç
ve yine o dönemin önemli ismi Turgut Demirağ, “Sinemacılar Dönemi” diye tabir
edilen yönetmenlerin sinemaya damga vurmaya başladığı dönemin önderleri Ömer
Lütfi Akad, Metin Erksan, Atıf Yılmaz, Osman Fahir Seden, Halit Refiğ ve Memduh
Ün, sonraki dönemlerin Türk Sinema tarihine adını yazdıracak yönetmenleri
Türker İnanoğlu, Ertem Göreç, Safa Önal, Hulki Saner ve Bilge Olgaç’ın tek
ortak noktaları Sadri Alışık’la çalışmış olmalarıdır. Daha açık bir ifadeyle
saydığımız çeşitli dönemlerin çığır açan yönetmenlerinin hepsiyle çalışmış tek
oyuncu Sadri Alışık’tır. Sadri Alışık’ın bir diğer önemli özelliği ise
kompleksiz şekilde kendisine rakip gösterilen aktörlerle üstelik çoğu zaman da
yardımcı karakterlerle aynı filmlerde rol almasıdır. Alışık’ın kariyerini
incelediğimizde birçok kez başrol oyunculuğundan yan rollere, yan rollerden
başrollere geçiş yaptığını görürüz. Oyuncunun en büyük fark yaratan özelliği de
komedi ve dram kariyerine aynı anda devam etmesidir.
190
sinema filminde rol alan Sadri Alışık’ın en popüler tiplemeleri Turist Ömer ve
Ofsayt Osman olur. Her ne kadar Turist Ömer modern bir Şarlo uyarlaması olarak
kabul edilse de karakterin her detayında Sadri Alışık’ın ağır işçiliğine
rastlarız. Örneğin Turist Ömer’in meşhur selamı, Sadri Alışık’ın asker arkadaşı
Ahmet Güzelce’nin verdiği eğik selamdan yola çıkarak ürettiği bir selamlamadır.
Ofsayt Osman tiplemesi ise Sadri Alışık’ın birçok filminde gördüğümüz gariban,
saf ve iyi yürekli karakterlerin başarılı bir sentezidir.
Birkaç
dizide oynayıp sanatçıyım diye kendisini ortaya atan oyuncu müsveddelerinin ve
senarist mi, yönetmen mi, oyuncu mu, şarkıcı mı belli olmayıp izledikleri Türk
filmi sayısı onlu rakamları geçmeyen sinema yazarlarının ilk öğrenmesi gereken
ders Sadri Alışık’tır. Bu suretle sanatçı tanımının uzun emekler sonucu çeşitli
sanat dallarında eserler üretmiş kişiler için kullanılabilecek bir tabir
olduğunu algılamaları ve klişeleşmiş Türk film seçkileri dışında bir dağarcığa
sahip olmayanların Sadri Alışık filmlerini izleyerek kendilerini keşfedilmemiş
bir cennette bulacağı kuvvetle muhtemeldir.
Sadri
Alışık’ın rol aldığı 190 filmin bazıları ne yazık ki kayıp ya da yanmış. Bu
yüzden ilk filmi “Günahsızlar” ya da “Turist Ömer Almanya’da” gibi bazı merak
edilen yapımlara ulaşabilmek mümkün değil. İşin olumlu tarafıysa usta oyuncunun
filmlerinin % 90’ını izleyebilme imkanınızın olması.
Nereden başlayayım diye düşünüyorsanız, “Menekşe Gözler” etkileyici bir başlangıç olabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder