Kazayağı: Adını, bazı türlerin kaz
ayağını andıran yapraklarından alan bu cinsin üyeleri, keskin kokulu ve arsız
bitkilerdir; çok geniş bir yayılış gösterirler. Yapraklarının alt yüzü beyaz ve
unlu bir özellik gösteren bitkinin körpe sürgünleri ilkbaharda toplanarak
yemeklere katılır.
Ballıbaba: Ballıbaba ailesinin
içinde lavanta çiçeği, keki, nane, adaçayı, biberiye, oğulotu ve benzerleri de
bulunur. Ballıbabalar ilk bakışta ısırgana benzer. Ama yaprakları ısırgan
gibi dalayıcı değildir ve yine ısırganın aksine zehirli de değildir.
Ballıbabanın önce çiçeklerinden ve çiçeklenmiş uçlarından
yararlanabilirsiniz. Bunlar kan temizleyici, tonik ve
serinleticidir. Ballıbabanın yapraklarını ve çiçekli dal uçlarını, tam çiçek
açma zamanı olan mayıs-haziran aylarında toplayarak gölgede kurutun. Onu
bahçenize de ekebilirsiniz.
Defne: Defnenin anayurdu Akdeniz
bölgesidir, ama bugün dünyanın başka bölgelerinde de yaygın olarak
yetiştirilir. Çok eski çağlardan beri ilaç olarak da kullanılan yaprakların
sindirime yardımcı, terletici ve antiseptik etkisi vardır. Özellikle deniz
mahsüllerinin sunumunda çeşni olarak kullanılır.
Nane: Bugün en çok kullanılan
türlerden biri olan biberli nane (peppermint), su nanesiyle yeşil nanenin
karıştırılması sonucu ortaya çıkmıştır. Kokusu en çok sevilen nane türlerinden
birdir. Nane doğadaki en ünlü antiseptiklerden biridir. Ayrıca toniktir
ve ayrımsız her organa sürekli enerji verir. Sindirim sisteminin gerçek
koruyucusudur.
Maydanoz: C vitamini en zengin
bitkilerden biridir. Maydanoz tohumlarını bahçenizin uygun bir yerine, şubat
ayından ağustosa kadar serpin. Üzerini çürümüş yaprak vb.den oluşan toprakla
örtün. Toplarken yaprakları buruşturmamaya dikkat edin.
Isırgan Otu: Çok besleyici, sağlık
bakımından çok gerekli olan demir ve magnezyum gibi madensel elemanlar yönünden
zengin bir bitkidir. Çok asitli olmadığı için ıspanağa karşı bir üstünlüğü
vardır. Losyon ve kompres olarak da bir güzellik bitkisidir. Bahçenizde biten
ısırgan otunun her bölümünü kesmeyin. Isırgan otu "kötü otlar"
sınıfına girmek şöyle dursun, tersine ince ve zayıf türlerin, özellikle onun
hemen yanına dikeceğiniz bitkilerin büyümesine yardımcı olur ve yine bu
bitkilerin kokusunu ve etkin maddelerini güçlendirir.
Ebegümeci: Yalın görünümlü bir bitki
olan ebegümecinin çorbası çok lezzetlidir. Ayrıca etlerin yanına garnitür
olarak konulabilir. Morumsu, menekşe renginde, beş yapraktan oluşan çiçekleri
vardır. İltihaplı hastalıklarda etkin bir rol oynadığı kanıtlanmıştır.
Hindiba: Tüm türleri, acı olsalar
da, bahçede yetişen türleriyle, yabani olanlarını karıştırmamaya özen
göstermelidir. Özellikle salatalara lezzet katmakla kalmayıp, karaciğer
hastalarına karşı birebirdir.
Kuzukulağı: Tadı yeşil eriği andırır
ve hafif ekşidir. Bu dile dokunan çok hoş hafif ekşilik, içerdiği asit
oksalikten ileri gelir. Bu yüzden kimi hastalar onu yemekten kesinlikle
kaçınmalıdır. Özellikle romatizmalılar, gutlular, eklem iltihabı olanlar,
böbreklerinden rahatsızlık duyanlar. Yeşil salatalara çok yakışan kuzukulağı
çayırlarda, ekili arazilerde bulunur. Yaz aylarında toplayın, sebze yemeği ve
çorba olarak yiyin.
Kuşotu: Anayurdu Avrupa olarak
bilinse de, geniş alanlara yayılarak yerlileşmiştir. Yüksekliği 10-14 cm
arasında değişen bitkinin karşılıklı olarak dizilen, hemen hemen sapsız oval
yaprakları ve küçük, beyaz çiçekleri vardır. Sebze olarak yendiği gibi,
vücuttaki toksinleri atmak için birebirdir.
Karalahana: Lahananın bu yabani
cinsi falezlerde biter. Çok faydalıdır. Her ilkbaharda kendinize bir lahana
kürü hazırlayın. Bu, içinizi temizleyeceği gibi bahar yorgunluğunuzu da tamamen
giderecektir. Lahananın bütün türleri etkilidir. İlkbahar ve yaz
aylarından, kış aylarına kadar yılın her gününde lahana bulabilirsiniz.
Turpotu: Turpotunun yapraklarını
çorba pişirmek üzere ilkbaharda toplayın. Bu bitkinin tohumlarını
ilkbaharda ekip, ikinci ekimi yaz başlangıcında yapabilirsiniz.
Rezene: Akdeniz bölgesi kökenlidir.
Bahçelerden dört bir yana dağılarak tüm dünyaya ekilir olmuştur. Şişkin
yapraklarının pirzolaya garnitür olarak kullanıldığını, etlere, balıklara,
peynire ya da ekmeğe kendine özgü bir tat kattığı bilinir. Rezene, sebze olarak
sağlığa çok yararlı, sindirimi kolay, mide ve bağırsakları rahatlatan bir
bitkidir.
Pazı: Pancar grubundan olan bu
bitkinin, gruptaki diğer üyelerinin aksine köklerinden değil,
yapraklarından yararlanılır. Dallanmış kalın kökleri ve uzun saplı iri
yaprakları vardır. Ilıman iklimleri seven pazı, A, B ve C vitaminlerince
zengindir. Ispanak gibi pişirilir.
Biberiye: Bu bitkiye biberya ya da
hasalban da denir. Akdeniz'in işlenmemiş tüm bölgelerinde yıl boyunca çiçek
açar. Onları küçük dallarıyla birlikte toplayın ve asılı küçük demetler
halinde, gölgede kurutun. Bitkiyi toplamak için haziran ve temmuz ayları
idealdir. Biberiye dallarını zeytinyağı şişenizin içinde bırakın. Yağa
inanılmaz bir lezzet kattığını göreceksiniz. Mutfağınızda önemli bir köşeyi ona
ayırın. Sosların içinde pirzolaların üzerinde çeşni olarak kullanın. Biberiye
aynı zamanda müthiş bir uyarıcıdır. Hastalıktan yeni kalkmış olanlara,
kansızlara, yıpranmış sinir sistemine iyi gelir.
Gelincik: Gelinciği, yatıştırıcı ve
hafif uyuşturucu olarak çok sıcak bir fincan su içine bir tutam atın ve
uykudan önce için. Gelincik tarlalarının kenarlarında veya pazarlarda
bulabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder