22 Ocak 2015 Perşembe

izin ver filizlensin



Zaman o erişilmez hızıyla akıp gidiyor.
Yaşamımız büyük ideallerin, büyük mutlulukların, büyük umutların peşinde koşmakla geçiyor.
Küçük hiçbir şeyle yetinmiyoruz, yetinmek istemiyoruz.
Gözümüzün önündeki güzellikleri fark etme yeteneğinden dahi yoksunuz. Oysa elimizi uzatsak yakalayacağımız öyle çok mutluluk var ki...
Pişmanlıklar yaşıyoruz ama asıl pişmanlığı, en büyük pişmanlığı bir gün yaşayamadığımız şeyler için hissedebileceğimiz hiç düşünmüyoruz.
Sevmek bizi öylesine korkutuyor ki kâbusumuz oluyor.
Bu kâbusun bitmesi için dua ediyoruz. Aşka karşı duyduğumuz yılgınlığı büyüttükçe büyütüyoruz.
Ve yok ediyoruz içimizdeki çocuğu, öldürüyoruz.
Sonra sorular başlıyor, kendi kendimizle hesaplama içine giriyoruz. Ne yazık ki hiçbir sorunun doğru yanıtını bulamıyoruz.
Kendimizi suçlamıyoruz ki, soruları yanıtlayabilelim.
Nedense hep başkaları üzüyor bizi, başkaları terk ediyor, başkaları darbe vuruyor.
Bizim yaptıklarımızsa hep doğru, hep iyi ve mükemmel.
İşin kötüsü buna öyle inanıyoruz ki herkesi sıradan, bir tek kendimizi özel sanıyoruz.
Değil başkalarına, kendimize bile yalan söylemekten hiçbir rahatsızlık duymuyoruz. Dürüstlüğü zayıflık, doğruluğu modası geçmiş bir erdem olarak görüyoruz.
Aklımız başımıza ancak o korkunç gerçekle karşı karşıya kaldığımız zaman gelecek: Ölüm...
Bizim elimizde değil mi yaşamı istediğimiz gibi yoğurabilmek?
Ya o aradığımız büyük şeyleri ölene kadar bulamazsak?
O zaman bir hiç için yaşamış olmayacak mıyız?
Oysa kendimizi mutlu kılmak, yaşamı keyifle, zevkle yaşamak o kadar kolay ki...
Her anının özel olduğunu ve bir daha asla yaşanmayacağını anlamak dahi yeter.
Kendimizi önemsemeliyiz. Bunu başarabilirsek, başkalarını önemsemenin de ne kadar kolay olduğunu göreceğiz.
Sevmeliyiz kendimizi. Ancak o zaman bir başkasını sevebiliriz. Ancak o zaman doğrularımız yanlışlarımızı, güzelliklerimiz çirkinliklerimizi götürür.
Aşkın içimizde filizlenmesine izin vermeliyiz. İnsanı insan yapan o en müthiş duygu aşk değil midir?
Zaman bizim tuzağımızdır. Ertelemekse en büyük zayıflığımız. Ne yapacaksak şimdi, hemen, bugün yapmalıyız.

MEHMET COŞKUNDENİZ
24 NİSAN 1999, CUMARTESİ
POSTA

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder