14 Temmuz 2013 Pazar

pizza margherita



Büyük bir fırın tepsisi ya da 25 cm çapında 4 yuvarlak pizza tepsisi için malzeme:

Hamuru İçin: 1\4 lt. ılık su; 20 gram (1\2 küp) yaş maya; 400 gram un; tuz; 4 yemek kaşığı sızma zeytinyağı; tepsiyi yağlamak için zeytinyağı.

Üstü İçin: 1 kilo olgun domates; 250 gram mozarella ya da dil peyniri; tuz, karabiber;  6 yemek kaşığı sızma zeytinyağı; 1 demet fesleğen.

Hamurun Hazırlanış: Ilık suyu bir kâseye doldurun. İçinde mayayı karıştırarak iyice eritin. Unu eleyerek ikinci bir kâseye koyun. Mayalı suyun hepsini birden üzerine döküp, tuz ve zeytinyağı ilave ettikten sonra, malzemeyi çabucak karıştırıp yoğurun ve hamur haline getirin. Ellerinizi unlayarak yumuşak hamur haline getirin. Üzerine biraz un serpip, 20 dakika kadar bir kâse içinde kabarmaya bırakın. Hamur, üçte iki oranında kabardıktan sonra, fırını 270 dereceye yükseltin. Tepsiyi ince bir tabaka halinde yağlayın.

Üstünün Hazırlanışı: Domatesleri soyup dilimleyin. Suyunu ve sap yuvasını ayırın. Peyniri küçük küpler halinde doğrayın. Hamuru yoğurup, tepsi ya da tepsilere göre ince açın ve içlerine yayın. Domatesleri hamurun üzerine dağıtın. Üstüne eşit olarak peynirleri yerleştirin. Tuz ve karabiber serpip zeytinyağı gezdirin. Fesleğen yapraklarını koparıp, pizzanın üzerine serpin. Tepsiyi orta sürgüde 12 ile 15 dakika pişirip, hemen servis yapın.
 
 
Pizza Margherita, yüzeyde sade görünen ama derinlikte bir kültürün, bir tarihin ve bir estetik anlayışının simgesidir. Bu yemek, İtalyan mutfağının yalnızca damak tadına değil, ulusal kimliğine de dokunan bir anlatıdır. Üç temel bileşeni—domatesin kırmızısı, mozzarella peynirinin beyazı ve fesleğenin yeşili—İtalya bayrağının renklerini taşır. Bu renkler, yalnızca görsel bir uyum değil; bir halkın kendini ifade biçimidir. Margherita, bu anlamda, mutfakta pişen bir manifestodur.

Hamur, bu anlatının zeminidir; sabırla yoğrulmuş, zamanla kabarmış, ateşle sınanmış bir temel. Üzerine serilen domates sosu, güneşin ve toprağın ortak ürünü olarak, doğanın cömertliğini temsil eder. Mozzarella ise sütle gelen saflığın, beyazın sessiz gücünün simgesidir. Fesleğen, bu tablonun son dokunuşu; aromatik bir imza, doğanın şiirsel bir hecesidir. Bu üçlü, birlikte yalnızca bir lezzet değil; bir uyum, bir denge ve bir anlam yaratır.

Pizza Margherita, gösterişten uzak ama derinlikli bir varoluş biçimidir. Diğer pizzaların çeşitliliği ve karmaşası karşısında, Margherita’nın sadeliği bir duruşa dönüşür. Bu sadelik, eksiklik değil; bilgeliktir. Çünkü gerçek zarafet, fazlalıkta değil; gereksiz olanı ayıklamada gizlidir. Margherita, bu anlamda, hem bir yemek hem bir felsefedir: azla çok söylemenin, sessizlikle konuşmanın, sade olanla derinleşmenin sanatı.

Sonuçta Pizza Margherita, yalnızca bir tabakta sunulan bir öğün değil; bir kültürel hafızanın, bir estetik anlayışın ve bir tarihsel bilincin taşıyıcısıdır. Her lokma, Napoli’nin taş sokaklarından, Rönesans’ın zarif çizgilerinden ve Akdeniz’in tuzlu rüzgârından izler taşır. Bu pizza, yalnızca doyurmaz; düşündürür. Çünkü gerçek lezzet, yalnızca tatta değil; anlamda saklıdır. Ve Margherita, bu anlamın en sade ama en güçlü hâlidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder