10 Temmuz 2013 Çarşamba

vanilya soslu yaz meyveleri (4 kişilik, yoğurtlu dondurma sosuyla)



Malzemeler:
Taze mevsim meyveleri (ahududu, üzüm, şeftali)
8 dl. Su
200 gr şeker
½ portakal kabuğu, ½ limon kabuğu, ½ vanilya çubuğu
Taze nane yaprakları
250 gr. yoğurt
50 gr. şeker
Hazırlanışı:
200 gr. şekerle birlikte daha önce julienne usulü (ince ince) kıyılmış olan portakal ve limon kabuğu ile vanilya çubuğunu 15 dakika kadar suda kaynatın. Karışımı en az bur gün kadar buzdolabında bekletin. Sonra yoğurdu şekerli karışımla karıştırıp dondurma makinesine doldurun. Makineniz yoksa iyice çırpıp, 3 saat kadar buzdolabınızın dondurucu bölümünde bekletin. Şimdi seçmiş olduğunuz mevsim meyvelerini güzelce temizleyip dilimleyin ve derin bir kaba yerleştirin. Üzerine şerbeti ekleyin. Servisten önce çevresine taze nane yaprakları diziniz. 
 
 Yaz meyveleri, doğanın en cömert mevsimsel armağanlarıdır; güneşin altında olgunlaşan, zamanın ritmiyle renklenen ve toprağın sabrıyla tatlanan bu meyveler, yalnızca bir besin değil, bir hafıza biçimidir. Her biri, çocukluğun serin öğleden sonralarını, eski bahçelerin gölgeli sessizliğini ve unutulmuş yazların kokusunu taşır. Vanilya sosu ise bu meyvelerin üzerine dökülen bir zarafet perdesidir—tatlılığın ölçülü, aromanın derin ve dokunuşun neredeyse metafizik olduğu bir tamamlayıcı. Bu birliktelik, yalnızca damakta değil, zihinde de bir armoni yaratır.

Vanilya, tropik kökenine rağmen evrensel bir duygunun taşıyıcısıdır: huzur. Onun kokusu, zamanın yavaşladığı, anın genişlediği bir hissi uyandırır. Yaz meyvelerinin canlılığıyla birleştiğinde, bu huzur bir neşe biçimine dönüşür. Şeftalinin kadifemsi dokusu, çileğin kırmızı telaşı, yaban mersinin geceyi andıran derinliği… Hepsi vanilya sosunun altında bir araya gelirken, bir tabakta mevsimsel bir senfoni kurulur. Bu senfoni, yalnızca tatların değil, duyguların da uyumudur.

Bu tatlı, yalnızca bir yemek değil; bir anlatıdır. Vanilya soslu yaz meyveleri, geçiciliğin güzelliğini hatırlatır. Yaz, gelip geçer; meyveler solar; tatlar unutulur. Ama bu geçicilik, bir eksiklik değil, bir anlamdır. Çünkü kalıcılık değil, geçicilik derinleştirir. Her lokma, bir anın kıymetini, bir mevsimin zarafetini ve bir duygunun kırılganlığını taşır. Bu tatlı, bu yönüyle, zamanla kurulan bir diyaloğun sessiz ama etkili bir biçimidir.

Sonuçta vanilya soslu yaz meyveleri, yalnızca bir tabakta sunulan bir tat değil; bir varoluş biçimidir. Doğanın geçici coşkusunu, insanın kalıcı özlemleriyle buluşturan bir anlatı. Bu anlatı, neşeyle hüzün arasında salınır; çünkü yazın meyvesi, aynı zamanda sonbaharın habercisidir. Ve vanilya sosu, bu geçişin yumuşak bir metaforudur. Tatlılığın içinde bir vedayı, ferahlığın içinde bir özlemi taşır. Bu yüzden, bu tatlıyı yemek, yalnızca doymak değil—hatırlamak, hissetmek ve bütünleşmektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder