Düşündüğümüz kadar değil yaptığımız kadarız. Atay’ın karakterleri
eyleme geçemezler, istediklerini yaşayamamanın, kendisi olamamanın
sıkıntısından kendi düşlerinin büyüsünde oyun oynayarak kurtulmaya çalışırlar.
Ancak bu sonsuz bir unutuş değildir ve oyunun doruğunda büyüsünden çıkmak tam
bir çıldırma anı demektir. Hiçbir şey ucuzundan gerçekleşmiyor, onun sanatı da
hayatı pahasına olduğu için bu kadar özgündür. Bu tabii ki her tür okuru
etkiliyor. Aydın olmakla toplumun palyaçosu olmak arasındaki ayrım, her Oğuz
Atay okuru tarafından yapılamıyor ne yazık ki! Atay’ın yazdıklarında yoğun bir
iç hesaplaşma vardır. Bir öz eleştiriden çok bu iç hesaplaşma denilen süreci
yeni insanı doğurabilecek bir yoğunluk olarak algılıyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder