Türkiye'de yeni yeni yaygınlaşmaya başlasa da tarihi çok eski.
Flamanca'da "çomak" anlamına gelen golfün tarihi 5 asır öncesine
dayanıyor. O zamanlar Hollandalı denizciler golfe benzer bir oyun oynarmış.
Hollanda'dan Britanya Adaları'na taşınan golf, 19. yüzyılda Amerika'da da
oynanmaya başladı. Türkiye ise golf sporuyla 1895’de İstanbul Golf Kulübü'nün
kurulmasıyla tanıştı. Ancak daha 3-5 yıl öncesine kadar golf oynayanların
sayısı çok azdı. Golf iki, üç ya da dört kişilik gruplar halinde, çim üzerinde,
kum gibi doğal ya da yapay engellerin bulunduğu açık arazide oynanıyor.
Yaklaşık bin dönümlü bir arazi üzerine yayılmış, birbirine 100-500 metre
uzaklıkta olan ve genellikle 18 deliğin bulunduğu parkurda oynanan golfte amaç;
topu, her parkurun sonundaki deliğe en az sayıda vuruşlarla sokmak.
GOLF TERİMLERİ:
Bunker:
İçerisinde toprak ve çim örtüsü alınarak özel olarak hazırlanmış kum ya da
benzeri malzemeyle doldurulmuş bir engel çukuru.
Caddie:
Oyun süresince oyuncunun "club"larını taşıyan ve bunlarla ilgilenen,
oyun sırasında kurallar çerçevesinde oyuncuya yardımcı olan kişi.
Club: Green
dışındaki topa vurmak için kullanılan golf sopaları.
Tee:
Başlangıç yerinden topa vuruş yapabilmek için topu yerden yüksekte tutmaya
yarayan 3-5 santimlik plastik ya da tahta çubuk.
Drive: Tee
üzerinde yapılan başlama vuruşu.
Driving Range:
Club'ların düzgün kullanabilme antrenmanlarının yapıldığı eğitim-alıştırma
alanı.
Fairway:
Oyunun üzerinde oynandığı teeing ile green arasında uzanan çimle kaplı alan.
Green: Her
bir Fairway'in sonunda içinde topun gireceği bir deliğin bulunduğu özel çimle
kaplı adacıklar.
Putter:
Green içinde kullanılan golf sopası.
Putting Green:
Green içindeki topu deliğe sokma antrenmanı için yapılmış özel alıştırma alanı.
Swing:
Club’la topa vurmak için yapılan dairesel bir hareket. "Backswing,
Downswing, Follow Though" olmak üzere üç aşamadan oluşur.
Teeing:
Başlangıç noktası.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder