Çoook çok
eskiden, yeşil bir vadinin içinde bir Irmak kıyısında kurulu bir köy varmış,
taa dünyanın öbür ucunda. Çok eski dedik ya, o zamanlar gündüzleri pek güneşli
geçermiş, yağmur yağmadıkça; geceleri hep yıldızlı olurmuş, bulutlar olmadıkça.
Köy
sakinleri tarımla uğraşırlarmış, hayvanlar avlarlarmış, uçsuz, bucaksız
arazilerinden, sularını, kaynağı çok uzakta olan köylerinin içinden geçen,
ırmaktan alırlarmış. Köyde herkes birbirini sever, sayarmış. Köyde bir tek
kişinin kalbinde, öyle büyük bir sevgi varmış ki, bütün köyünkine bedelmiş;
Dolun'un İntera'ya olan aşkıymış bu. Kız, Dolun'u bilirmiş de tanımazmış
yakından. Dolun dayanamamış; bir gün gitmiş kızın yanına, sormuş İntera'ya
onunla evlenip evlenmeyeceğini. İntera demiş ki, Dolun'a: "Evlenirim
evlenmeye ama benim isteyenim çoktur, her gelen kişiden aynı şeyi ister benim
babam. Ancak babamın bu isteğini yerine getiren benimle evlenir."Dolun
şaşırmış. "Sensin benim kalbimin sahibi" diyerek başlamış sözüne
"Senin dileğin benim için bir emirdir, söyle isteğini hemen yapayım"
demiş aşkına. İntera demiş ki; "Bir çiçek vardır; yaprakları gümüşten
tomurcukları elmastan, onu ister babam, benle evlenmek isteyenden".
Dolun,
"Bekle beni" demiş İntera'ya,"hemen gidip getireyim o çiçeği ama
nerededir yeri? "İntera parmağıyla göstermiş akan ırmağı; "işte bu
ırmağın kaynağındadır der babam, kırk gün yürümek gerekirmiş oraya varmak için
ama bir giden bir daha gelmedi şimdiye dek çünkü oralar büyülüymüş derler,
giden geri gelmezmiş çünkü buralardan çok daha güzelmiş oralar. Dolun;
"Senden daha güzel ne olabilir ki, bu dünyada" demiş İntera'ya
"Döneceğim, o çiçekle, döneceğim çünkü seviyorum seni, çünkü sensiz anlamı
olmaz benim için o güzelliğin". Dolun çıkmış yola sonra. Kırk gün yürümüş
ırmağın yanından. Hep ne kadar sevdiğini düşünmüş İntera'yı yol boyunca.
Aklındaki İntera'ymış, tek amacı ise; o çiçek. Kırkıncı gün kalkmış Dolun sabah
erkenden, yüzünü yıkamış ırmaktan, anlamış çok yaklaştığını kaynağına ırmağın
suyunun serinliğinden.
Devam
etmiş yoluna sonra. Biraz sonra varmış kaynağa, bütün yeşilliklerle çevrili bir
göl varmış kaynakta, gölün ortasında bir adacık, adacığın üstünde de o çiçek
duruyormuş. Anlamış İntera'nın anlattığı çiçek olduğunu, güzelliğinden. Yüzmeye
başlamış adaya doğru hemen. Adaya çıkınca karşısında bir adam belirmiş
Dolun'un. Adam Dolun'a; "Her gülün bir dikeni, koruyucusu olduğu gibi,
bende bu çiçeğin koruyucusuyum, eğer almaya geldiysen; ben Salut, izin vermem
buna" demiş. Dolun şaşkın ve de kararlı bir tonla "Ben o çiçeği
alacağım sonra aşkıma kavuşacağım" demiş. "Hiç bir şey beni
kararımdan çeviremez". "O zaman beni biraz dinleyeceksin" demiş
Salut... "Sana neden koparmaman gerektiğini anlatacağım, eğer hâlâ ikna
olmazsan o zaman izin veririm almana". Dolun ikna olmuş ve çökmüş yoncaların
üstüne, başlamış dinlemeye... "Eğer bir şeyi çok fazla istersen ve engelin
yoksa önünde; onu alırsın. Hayat da böyledir, insan engelleri aşarsa yaşamına
devam edebilir. Bu çiçek de sadece yaşam için bir şeyler yapacaksan engelleri
kaldırır önünden çünkü onun da bir görevi var. Bu çiçek, sadece 28 gecede bir
açar yapraklarını ve döker parlayan tohumlarını göle, bu sayede buradaki sular
yükselir ve ırmaktan taşar gider zamanla. Bu ırmak sayesinde yaşar bu doğadaki
yeşillikler, insanlar, hayvanlar." demiş Salut.
Dolun
başlamış düşünmeye, eğer çiçeği koparırsa kavuşacaktır sevdiğine ama
kuruyacaktır ırmakları bunun yanında. Sonunda çiçeğin başına çöker kalır Dolun.
Gümüş yapraklarında kendini görür Dolun, çiçeğin. Yanında İntera vardır ama
niye mutsuzdur ikisi de. Aslında kalbindeki tek endişeyi görür Dolun. Zaman
geçtikçe Dolun'un düşünceleri yoğunlaşır kafasında. Mutsuzluğunu düşünür,
çiçeksiz, İntera'sız bir yaşam düşünür. Koparamaz çiçeği günlerce Dolun, artık
yaşamaktan zevk almaz şekilde sadece aşkını düşünerek beklemeye başlar
olacakları. Bir gece çiçek tohumlarını bırakırken göle bir tomurcuk da Dolun'un
sertleşmiş kalbinin üstüne düşmüş, aniden Dolun kalbindeki aşkının büyüklüğü
kadar kocaman bir taşa dönmüş, taş o kadar büyükmüş ki, dünyaya sığmamış,
gökyüzüne yükselmiş ve Dünya ile dönmeye başlamış. Böylece Ay olmuş Dolun'un
kalbi Dünya'ya. O günden sonra sadece 28 gecede bir göstermiş Dolun kalbinin
tüm yüzünü, aşkının bütün parıltısını diğerlerine; sadece o gecelerde
aydınlatmış Dünya'yı aynı çiçek gibi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder