Klişe bir söz vardır, hep duyarız: “Öğrencilik yıllarının kıymetini bil, hayata atılınca her şey çok daha zor olacak.” Tam olarak ne zaman “hayata atılmış” oluyoruz? Nelerle karşılaşacak olabiliriz? Daha da önemlisi öncesinde neler yapmamız gerekiyor ki anlamsız bir şekilde hep korkutulduğumuz “öğrencilikten sonraki yıllar” üzerimize bir karabasan gibi çökmesin? Hadi birkaç maddede “hayata atılmadan nasıl adımlarımızı güçlendirebiliriz?’’ sorusuna yanıt aramaya çalışalım.
1) Kendini Tanı!
Şu dünyada otuz, kırk, elli yaşına gelmiş ama daha kendini çözememiş, kendi değerlerini bulamamış, yeteneklerini keşfedememiş o kadar çok insan var ki! Kısacık ömrümüzün büyük çoğunu tamamen yabancı olduğumuz bir ruhla geçirmek, çevremizdeki herkesi çok iyi analiz edip neyi sevip neyi sevmediklerini adımız gibi bilirken, başarılarını takdir edip yeteneklerine hayran kalırken kendimize, sınırlarımıza, gerçek hislerimize ve yapabileceklerimize uzak kalmak çok acı olsa gerek.
İşte bu nedenle belki de hayatı anlamaya çalışmadan önce kendimizi anlamaya ve “bulmaya” çalışmalıyız. Kendi içimize yapacağımız yolculuk belki bir kitapla başlayacak, belki en sevdiğimiz filmin bir karesinde bulacağız benliğimizi. Tanıştığımız tek bir insan içimizdeki gücü ortaya çıkarmaya yardım ederken, hayatına dokunduğumuz küçük bir çocuk da kendi ışığımızı bize doğrultabilir. Güçlü adımlarla hayat yolunda ilerlemeye çalışırken önce kendi içimizdeki gücü bulmalıyız ki yolumuzu ona göre çizebilelim!
2) Hayatında Eksik Olan Yapboz Parçasını Bul!
Biz yaptığımız iş, okuduğumuz bölüm, sevdiğimiz insanlar, hayallerimiz, kazançlarımız, yenilgilerimiz ve yeteneklerimizle bir bütünüz. Tıpkı yapboz parçaları gibi birbirini tamamlayan pek çok faktöre sahibiz. Gelecek yıllarımızı inşa ederken “istediğimiz mükemmel tablo” için yeni bir parça katıyoruz her gün kendimize. Kendimizi şekillendirip geliştirdiğimiz bu öğrencilik yılları biterken yeni bir yola çıkmamız gerekecek, parçaları biriktirip tamamladığımız o manzaraya doğru yola koyulacağız.
Senin hayatındaki eksik yapboz parçası ne? Güçlü adımlarla ilerlemene engel olan, seni durduran şey ne? Hayatına katmak istediğin parça nerede? Bu soruların cevaplarını bulup eksik parçamızın peşinden koşabildiğimizde artık o yola çıkmaktan bizi kimse alıkoyamaz!
3)Önyargılarını Kır, İnsanlara Açık Ol!
Tanıştığımız her insan, hayatımıza katılan yeni bir renktir. Hayat paletinde siyahlar olduğu kadar beyazlar da var, kırmızıların yanında maviler, yeşillerle birlikte sarılar. Hayatı yaşanabilir kılan bu çok renkliliktir aslında! Hangi rengin yaşamımıza ne katacağı hiç belli olmaz. Bu nedenle insanlara karşı önyargılarımızı kırıp olabildiğince açık fikirli bir şekilde onlara yaklaşmalıyız. Hayat yolunda yolumuzun kimlerle kesişeceği, kimleri yerden kaldırıp kimlerle eş zamanlı adımlar atacağımız, kime elimizi uzatıp yolun kenarında bizi kimin bekleyeceği günün sonunda yaşam maratonumuzu şekillendiren en önemli şey olacak. Kim bilir, hiç ummadığımız bir insan hiç ummadığımız bir anda belki de bizimle birlikte en güçlü adımı atacak olan insandır!
4)Akıp Geçen Her Saniyenin Kıymetini Bil!
çinde yaşadığımız an ve akıp geçen zaman hayatta telafisinin mümkün olmadığı tek şey olabilir. Geçmişteki pişmanlıklar ve gelecek kaygısının şimdiki anımızı yok etmesine izin vermek kendimize yapacağımız en büyük kötülük! Önümüzde kendimizi geliştirmek, yeni şeyler öğrenebilmek, hayatımıza yeni değerler katabilmek için o kadar çok zaman var ki! Etkili bir zaman yönetimiyle hem dolu dolu seneler geçirip hem de hayatın zorlu maratonuna kendimizi her açıdan hazırlayabiliriz. Hiçbir şey için geç değildir unutma!
5) Adım Atmaktan Korkma!
Hayal ettiğimiz her şey ancak onları gerçeğe dönüştürmek için harekete geçip bir adım attığımızda hayatımızın bir parçası olabilir. O ilk adımı atmak her zaman zor ama başlayıp da hayalimizin meyvelerini topladıktan sonra yaşadığımız tüm zorluklara değdiğini görürüz. Denemediğimizde, deneyip de başarısız olduğumuz zamanlardan çok daha fazla şey kaybediyoruz. Zincirlerimizden kurtulup bir adım attığımız zaman hayat bize zaten tüm yollarını sunacaktır!
Denemekten, düşmekten, düşüp yeniden kalkmaktan korkma! Her düşüş, her yenilgi bize daha güçlü adımlar olarak geri dönecektir.
Aslında en önemlisi her an “hayatın içinde” olduğumuzu unutmamak. Gelecek planları yaparken şimdiki zamanın tadını çıkarmamak, kaygılar arasında anı karartmak bizi büyük bir boşluğa sürükleyecektir.
Hayata doğduğumuz anda “atıldık” zaten. Önemli olan ona hangi renkleri katabildiğimiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder