Tesla bir zamanlar şöyle demişti… ‘’3,6 ve 9
rakamlarının ihtişamını ve önemini bilseydiniz evrenin kapılarını açacak bir
anahtarınız olurdu.’’
Nikola Tesla’nın sayısız deney yapmış olduğu bugün
bilinen bir gerçektir, ancak kendine sakladığı bir sırrı olduğunu düşünenlerde
oldukça fazla. Bilindiği gibi önemli düşünürlerinin zihni birçok farklı
takıntıyla doludur. Tesla’nın da bazı takıntıları olduğu bilinen bir
gerçektir. Kimileri bunları birtakım acayiplikler olarak adlandırırsa da,
Tesla’ya göre ise bunlar gerekli şeylerdi.
Tesla’nın bir binaya girmeden önce o binanın etrafında
tam 3 kez tur attığını biliyor muydunuz? Ya da kaldığı otellerde yalnızca 3’e
bölünen numaralı odalarda kalmayı tercih ettiğini biliyor muydunuz? Sonuçların
yalnızca 3 sayısı ile ilişkilendirilebilir olduğundan emin olmak için Nikola
Tesla yakın çevresindeki şeyler hakkında hesaplamalar yapar ve verdiği
kararları bu sonuçlara dayandırırdı.
Tesla’nın verdiği kararların daima 3 ile ilişkili
olduğu bilinen bir gerçekti ancak hiç kimse Tesla’nın bu tuhaf
davranışının arkasında yatan gizemli nedeni bilmiyor. Şu şüphesiz ki, Tesla eşi
benzeri olmayan bir insandı ve bu davranışının ardında bilimsel bir anlayışa
dayanan büyük bir anlam yatıyor olması hiçte yabana atılabilecek bir ihtimal
değil.
Tesla birçok kez yakın çevresindekilere, zihninde
patlayan flaşlar serisi şeklinde ışıklar gördüğünü ve bu garip deneyimin
ardından belli bir süre boyunca, sanki evrenin kapıları önünde açılmışçasına
inanılmaz yaratıcı bir evreye girerek yeni keşifler üzerinde çalışabildiğini
anlatmıştı. Tesla ‘’berraklık anları’’ adını verdiği bu zaman dilimlerinde yeni
icadını zihninde hayal edebilme ve algılayabilme yeteneğine sahip olduğunu
iddia etmişti.
Tesla ayrıca bakış açılarını döndürebilme ve onları
birbirinden parça parça ayırabilme yeteneğine sahip olduğunu doğrulamıştır. Bu
yüzden Tesla inanılmaz bakış açıları sayesinde bir icadının tam olarak nasıl
olacağını ve neye benzeyeceğini en küçük ayrıntısına kadar bilebiliyordu.
Dahası, Nikola Tesla gezegenimizin boğum noktalarını
da hesaplamış ve tahmin edebileceğiniz üzere bu noktaların çoğu 3, 6 ve 9
sayılarıyla derin bağlantılı olduğunu fark etmişti. Evet, Tesla 3, 6 ve 9
sayılarıyla takıntılı bir insandı ancak ona göre bu sayılar yalnızca kendisi
için değil, herkes için büyük bir önem taşımaktaydı. Ancak Tesla bu konuyu
bir icat olarak değil bir keşif olarak görmekteydi. Ona göre, gerçekten de, 3.6
ve 9 sayılarında saklı olan evrenin numaralojik düzenini ilk fark eden kişi
kendisiydi ancak bunu icat değil sadece “keşfetmişti”.
Bu bulgularla Tesla matematiğin de ötesine gitmiştir.
Tesla akıl almaz uzaklıktaki yıldız diziminleri ile ve embriyonik kök
hücrelerinin dizimindeki rakamsal ortaklıkları ilk fark eden insandı. Bu
dizgelerde sürekli olarak 3,6 ve 9 rakamları eksik çıkmaktaydı. Yaratıcının
planı dediği planda ona göre kilit nokta bu 3 rakamdı.
Tesla doğanın insana matematik aracılığıyla cevap
verdiğini gösteren temel bir sistemin olduğuna emindi. Binary adı verilen ve
bilgisayarlar anlayışının temelini oluşturan dilde sadece iki sayıdan meydana
gelir yani 3’e yer yoktur. Ayrıca hücreler ve embriyolar anlaşılmaz bir biçimde
şu dizge ile gelişir: 1 ,2, 4, 8, 16, 32, 64, 128, 256… Yani asla 3’e 6’ya ve
9’a yer vermeyecek şekilde…
Ancak Tesla’nın bildiği ve hayalini kurduğu bu şeylerin sıradan bir
bilim insanı karalamalarından çok daha ötede olduğu bugün görünüyor. Marko
Rodin, Vortex Math olarak anılan ve matematiğin derin dallarından biri olan bu
alanda: 1, 2, 4, 8, 7, 5, 1, 2, 4, 8, 7, 5, 1, 2, 4 ve sonsuzluğa devam eden ve
asla 3, 6 ve 9 rakamlarını barındırmayan inanılmaz bir tekrar dizgesi
keşfetmiştir. Rodin’e göre bu rakamlar üçüncü ve dördüncü boyuta ait olan ve
“flow field” olarak anılan saklı bir vektörü yansıtıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder