| 
 
Birçok
  yararlı bitkinin biraraya gelmesiyle oluşan bu iksir, tesadüf sonucu İsveçli
  Dr. Samts’ın ölümünden sonra, notları arasında bulunarak yapılmış ve ünü her derde
  devadır iddiasıyla günümüze kadar gelmiş 
İsveçli
  Dr.Samts, binicilik kazası sonucunda 104 yaşında hayatını kaybetmiş, ailesi
  de yıllar boyu bu bitkisel şurubu kullanarak, sağlıklı ve uzun bir hayat
  yaşamışlar. Uzun yaşam iksiri diye de bilinen bu iksiri, Alman şifalı
  bitkiler uzmanı Maria Treben onaylamış ve geliştirmiş. Maria Treben,
  "Tanrı’nın Eczanesinden Sağlık" adlı kitabıyla, 1980’li yıllarda bu
  iksiri topluma tanıtmış. Türkçe’ye de çevrilen kitabın ilk yayımı 1984’te
  yapıldıktan kısa bir süre sonra, İsveç Şurubu (Schweden Bitter) olarak
  ülkemizde de tanınmaya başlamış.  
İsveç
  Bitkisel İksiri
  ve Yararları  
Ağrılarda
  ve baş dönmelerinde, iksirin
  kokusu sık sık burundan çekilip ense kökü nemlendirilirse, ağrılar ve baş
  dönmesi yok oluyor ve aynı zamanda beyni ve hafızayı güçlendiriyor.  
Dildeki
  kabarcıklarda veya daha başka rahatsızlıklarda,
  şurupla sık sık nemlendirildiğinde, kısa sürede iyileşme görülüyor.  
Gırtlaktaki
  rahatsızlıklarda (hasta veya yaralı ise) bu yüzden
  yiyecek ve içecek rahat yutulamıyorsa sabah, öğlen ve akşamları şuruptan
  alınır ve yavaş yavaş yutulur. Bu sayede gırtlağın ateşi azalacak ve yara
  iyileşecektir.  
Kolitlerde, üç yemek kaşığı dolusu, arka arkaya ve yavaş yavaş
  alınmalıdır. Kısa sürede rahatlık sağlayacaktır.  
Bedendeki
  gazları böler ve karaciğeri serinletir.
  Tüm mide rahatsızlıklarını ve bağırsak düzensizliklerini yok eder, dışkılama
  zorluklarını ortadan kaldırır.  
Safra
  kesesi ağrılarında. Her gün sabah ve akşam bir yemek
  kaşığı dolusu içilip geceleri de kompres yapılığında, bu tür ağrılar kısa
  sürede yok olur. 
Tüm
  dişeti ve ağız içi rahatsızlıklarında,
  suyla inceltilmiş 1-2 tatlı kaşığı şurup ağıza alınıp, yutmadan, uzun bir
  süre ağızda tutularak yada bir pamuk ıslatılarak ağrıyan diş üzerine konuyor.
  Bu ağrının dinmesini ve çürüklerin iyileşmesini sağlıyor. Dişleri
  sarartabileceği için, kısa bir süre sonra dişler fırçalanmalıdır. 2-3
  gün boyunca, günde 2-3 kere yapılan tedavi sonucunda şaşırmamak elde
  değildir.  
Ödemlerde, altı hafta boyunca sabah ve akşam olmak üzere, bir yemek
  kaşığı dolusu şurup, beyaz şaraba karıştırılarak içilirse, ödemler kısa
  sürede yok olur.  
Kulak
  ağrısı, dışkulak yolunda sivilceler,
  kabuklanmalar ve kulak uğultusuna karşı, şurupla nemlendirilmiş küçük
  bir pamuk parçası kulak yoluna sokulur ve uzunca bir süre bekletilir. Ama
  alkolün kulak yolunu tahriş etmemesi için, önceden, zeytinyağı ile kulak yolu
  nemlendirilmelidir.  
 
Dölyatağı
  ağrılarında, 3 gün boyunca, sabahları birer yemek
  kaşığı dolusu şurup, kırmızı şarapla karıştırılarak verilir ve yarım saat
  sonra bir gezinti yaptırılır. Gezintiden sonra kahvaltı edebilir, ama süt
  içmemelidir. Şurup, hiçbir zaman sütle karıştırılmamalıdır!  
Gebeliğin
  son 15 günü içinde, sabah ve akşamları yarım tatlı
  kaşığı alınınca, doğumu kolaylaştırır. Son'dan kolayca kurtulabilmek için
  loğusaya her iki saatte bir kahve kaşığı dolusu verilir ve bu son, ağrısız
  bir biçimde ayrılana kadar sürdürülür.  
Doğumdan
  sonra, sütlenen memeler İltihaplanırsa,
  uygulanan kompreslerle çabucak iyileşir. 
Çocukların
  çiçek bozuğu olmalarını önler.
  Çocuklara, yaşlarına göre suyla karıştırılarak verilmelidir. Kabarcıklar
  kurumaya başladığında, sık sık şurupla nemlendirilmelidir. Böylece hiçbir iz
  kalmaz. Çicek hastalığı ve her türlü egzamalarda, burundaki veya
  bedenin herhangi bir yerindeki kabuklar, şurupla sık sık nemlendirildiklerin
  de yok oluyorlar. 
Çocuklarda
  ve yetişkinlerde kurtlara ve hatta şeritlere karşı
  başarıyla kullanılır, ama çocuklara yaşlarına göre verilmelidir. Şurupla
  nemlendirilmiş bir bez göbeğin üstüne bağlanır ve hep nemli kalmasına özen
  gösterilir.  
Sarılıkta, eğer günde üç kere birer yemek kaşığı dolusu bu şuruptan
  alınırsa, şişmiş karaciğerin üstüne kompresler yapılırsa, çok kısa sürede tüm
  rahatsızlıklar sona erer.  
Basurları
  iyileşletir, böbrekleri iyileştirir,
  başka bir kür uygulamaya gerek kalmadan, beden de birikmiş olan tüm sıvıları
  dışarı atar. Depresyon ve melankoliyi iyileştirir, iştah açar ve sindirimi
  düzene sokar. İç basurlarda, başlangıçta sık sık nemlendirilip ve
  özellikle yatmadan önce içilip, içten de yumuşatıldığında, iç basurların
  iyileşmesini sağlar.  
Şurubu,
  kesin alkol yasağı hallerinde günde bir çay kaşıgı içerek başlamak ve sık sık
  böbrek ve karaciğer bölgelerinde kompres yapmak yerinde bir davranış olur.
  Belirtilen tüm ölçüler, biraz su veya bitki çayı ile inceltilerek
  kullanılmalıdır.  
Sara
  krizi geçiren kişilerde, hemen bu
  şuruptan verilmelidir. Hasta, daha sonra bu ilacı sürekli olarak
  kullanmalıdır. Şurup, zayıf düşmüş sinirleri ve tüm bedeni güçlendirir ve tüm
  hastalıkları yok eder.  
Bayılan
  kişilerde, eğer gerekiyorsa zorla ağzı
  açılarak, bir yemek kaşığı şurup verilirse, bayılan kişi hemen kendine gelir. 
Ateşte,
  üşümede ve güçsüzlükte, kişiye bir
  yemek kaşığı şurup verilir ve eğer kişi bedenini başka ilaçlarla yüklememişse,
  kısa sürede kendine gelecek, nabzı normal atmaya başlayacak ve ateş ne kadar
  yüksek olursa olsun, kısa sürede iyileşecektir. Ateşli su çiçeğine ve
  yılancık hastalığını da iyi gelir.  
Yaralarda, sık sık nemlendirme yapılırsa, hiçbir tehlike oluşmadan yara
  iyileşir. İster vurma sonucu, ister kesme sonucu olsunlar, şuruba batırılmış
  bir bez yaranın üstüne örtülür kısa sürede ağrılar diner, ne gangrene, ne de
  iltihaba yol açılmaz, hatta eski mermi yaralarını bile iyileştirir. Eğer
  yarada delik varsa, ille de önceden temizlenmesine gerek kalmadan, içine
  şurup damlatılır. Sık sık tazelenen kompreslerle yara kısa sürede iyileşme
  gösterir. Bu şurupla 40 kere nemlendirildiğinde tüm yaralar ne kadar eski
  olurlarsa olsunlar yara izleri ile kesikler iyileşirler.  
Tüm
  yanıklarda, eğer sık sık nemlendirilirse, ateş,
  sıcak su veya yağın eseri olsun, kısa sürede iyileştirir. Yanıkta kabarcık
  oluşmaz, yanık ağrısı sona erer ve iltihaplı kabarcıklar bile temelinden
  iyileşirler.  
İyileşmesi
  olanaksız sayılan fistülleri
  (fistül, vücutta iki yer arasında normalde olmaması gereken anormal yoldur.
  İltihabi süreç sonucu gelişir ) kökünden yok eder. Eski veya yeni hiç fark
  etmez.  
Kansızlıkta, şurup bir süre sabahları alınırsa kanı temizler, kan
  yapar ve kan dolaşımının rahat olmasını sağlar.  
Veba
  ve daha başka salgın hastalıklar zamanında, gün boyunca sık sık içilmelidir.
  Çünkü; veba çıbanlarını ve yumrularını, gırtlakta olmuş olsalar bile
  iyileştirir. 
Romatizmalı bölgelere kompres veya friksiyon biçiminde uygulanıp,
  sabah akşam da ısırganotu çayına karıştırılarak alındığında, ağrılar
  hafifler.  
Donmuş
  elleri ve ayakları açık yaralar oluşmuş olsa bile
  iyileştirir. Elden geldiğince sık ama özellikle gece boyunca kompres
  yapılmalıdır.  
Nasırların
  üstüne kompres yapılır ve ağrılı
  bölge sürekli olarak nemli tutulur. Nasır üç gün içinde kendiliğinden düşer
  veya çekilip alınabilir hale gelir.  
Zehirli
  ve mikroplu hayvanların ısırıklarını da iyileştirir. Bu durumlarda şurup hem içilmeli hem de yaraya kompres
  yapılmalıdır.  
Tüm
  spor yaralanmalarında, şişmeyi önlemek için ilkyardım olarak, kompres biçiminde kullanılmalıdır.  
Gece
  iyi uyuyamayan kişi, yatmadan
  önce içmelidir. Sinirsel uykusuzluklarda, kalbin üstüne kompres yapılmalıdır.  
Akciğer
  hastalıklarında, sabah aç karnına alınır ve bu kür
  altı hafta sürdürülür. 
Kramplarda, krampların ağrılarını da dindirir ve sürekli alındığında,
  tümüyle iyileştirir. 
Eski
  sivilceleri, siğilleri, çatlak elleri ve dudakları
  iyileştirir. 
Çarpma
  ve vurma sonucu oluşan şişlikleri ve lekeleri
  de iyileştirir. 
İştahsız yiyen kişiye iştahını yeniden kazandırır.  
Bu
  şurubu sabahları ve akşamları alanlar, başka bir ilaca gerek duymazlar. Çünkü
  bedeni güçlendirir, sinirleri ve kanı tazeler, ellerin ve ayakların
  titremesini önler. Kısacası, tüm hastalıklari iyi eder. Beden dikleşir, yüz
  gençleşir ve güzelleşir. 
  
Geliştirilmiş İsveç Şurubu Reçetesi  
   1 gr. Besbase (Myırstıcae Arıllus) 
  5,5 gr. Cedvar (Turcuma Zedoria) 
  3,5 gr. Centiyane (Gentiana Lutea) 
     2 gr. Domuzdikeni (Carlina Acaulis) 
     9 gr. Eğir Kökü (Acorus Calamus) 
     1 gr. Doğal Kafur (Cinnamomum Camphera) 
  0,5 gr. Kakule (Elettaria Cardamomum) 
  6,5 gr. Melekotu Kökü (Angelica Archangelica) 
     7 gr. Mirra (Commiphore Momol) 
     9 gr. Ravent Kökü (Rheum Palmatum) 
   0,1gr. Safran (Crocus Sativus) 
   10 gr. Sarısabır (Aloe Ferox Miller) 
     1 gr. Sinameki (Cassia Angustifolia) 
     1 gr. Tarçın (Cinamomum Zeylanicum) 
Bu droglar bir cam şişeye veya kavanoza koyulur ve üstüne 1,5
  litre 38-40 derecelik etil alkol-su karışımı veya kanyak veya votka gibi
  içkiler eklenir. Her gün çalkalanan cam şişe 14 gün boyunca sıcak bir ortamda
  bekletilir. Süre sonunda, günlük kullanımlar için küçük miktarlar dört kat
  tülbentten geçirilerek süzülür ve koyu renkli şişelerde muhafaza edilir.
  Büyük şişede posasıyla birlikte bekleyen ana şurup ise, bekleme süresi
  uzadıkça artı güç kazanır. 
Kullanım Biçimleri: 
Ağız
  yolu ile: Koruyucu olarak, sabah ve akşamları,
  yarım tatlı kaşığı, inceltilmiş olarak alınır. Basit rahatsızlıklarda, günde
  3 tatlı kaşığı alınabilir. Ağır hastalıklarda ise, günde 2–3 yemek kaşığı
  alınmalıdır. Bir yemek kaşığı dolusu şurup, 1/8 litre bitki çayı ile
  inceltilerek, her yemekten önceki ve sonraki yarım saat süresince yudumlanarak
  içilmelidir. Şurup ağız yoluyla alındığında süt içilmemelidir.  
 
 
Kompres:
  Kompres yapılacak bölgeye önceden
  zeytinyağı veya kantaron yağı sürülür. Uygun boyda bir bez parçası şurupla
  ıslatılır, sıvının fazlası sıkılır ve nemli bez hasta bölgeye yatırılır. Üstu
  bir naylon parçası ile örtülür ve hepsi, büyükçe bir bez veya sargı bezi ile
  sağlamca tespit edilir. Kompres süresi duruma göre 2–4 saat olabilir ama gece
  boyunca da sürebilir. Süre sonunda bez naylonun içinde durulur, hava almaması
  saglanır. Bez biraz ıslatılarak tekrar tekrar kullanılabilir.  
   
  
  
Not: Bu bilgiler "Tanrı'nın Eczanesinden Sağlık" adlı
  kitaptan alıntıdır.  
Her
  türlü hastalığı teşhis ve tedavi yetkisi yalnızca doktorlara aittir. Bitkisel
  ürünler doktorunuzun verdiği tedaviye destek olarak değerlendirilmelidir.
  Küçük hastalıklar, büyük hastalıkların habercisi olabileceği unutulmamalıdır. 
 | 
 
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder