size şiirler yazdıran aşkı bulun... illa çok mutlu olmak değil mesele...
 Aşk, her zaman neşeyle parlayan bir ışık değildir; bazen karanlıkta yankılanan bir fısıltıdır, insanın içini kemiren bir düşüncedir. Size şiirler yazdıran aşkı bulun derken, aslında ruhunuzu derinlemesine sarsan, sizi yeniden şekillendiren bir varoluş biçiminden söz ediyorum. Çünkü gerçek aşk, insanı sadece sevmekle değil, düşünmekle, sorgulamakla, hatta bazen acıyla yoğurur. O aşk ki, sizi bir aynaya dönüştürür; kendinize bakarsınız, tanıyamazsınız, ama yine de vazgeçemezsiniz.
Mutluluk bu denklemde bir yan ürün olabilir, ama asıl mesele, varlığınızın sınırlarını zorlayan bir temasa ulaşmaktır. Entelektüel bir aşk, sadece kalbi değil zihni de işgal eder; onunla konuşurken kelimeler yetmez, susarken bile anlam çoğalır. Bu tür bir bağ, size şiirler yazdırır çünkü dilin sınırlarını aşmak istersiniz; anlatmak değil, yaşatmak istersiniz. Her cümle bir iç hesaplaşma, her dize bir içsel devrim olur.
Bu aşk, sizi bir metin gibi okur; satır aralarınıza nüfuz eder, eksik bıraktığınız yerleri tamamlamaz ama görünür kılar. Onunla birlikteyken yalnızlığın bile bir estetiği vardır. Göz göze gelmek bir tartışma, el ele tutuşmak bir uzlaşma gibidir. Ve siz, bu karmaşanın içinde bir düzen aramazsınız artık; çünkü kaosun kendisi anlamdır. Aşk, sizi bir filozofa dönüştürür; duygularınızın kökenini, arzularınızın nedenini, varlığınızın amacını sorgulatır.
İşte bu yüzden, size şiirler yazdıran aşkı bulun. Sizi mutlu etmek için değil, sizi dönüştürmek için gelen aşkı. Çünkü bazı duygular vardır ki, insanı yüceltmez; ama derinleştirir. Ve derinleşen her ruh, kendi şiirini yazmaya başlar. O şiir, ne zaman biter bilinmez; ama başladığı an, artık eski siz yoktur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder