1 Ekim 2025 Çarşamba

zamanın bedenle dansı

Kaliteli uyku yatma kalkma saatleri gündoğumuna göre ayarlanır. 

Gecenin sessizliğinde, insanın iç ritmiyle doğanın kadim döngüsü arasında kurulan bağ, uykuya dair en derin hakikati fısıldar. Gündoğumu, yalnızca ışığın karanlığa galip gelişi değildir; aynı zamanda bedenin ve zihnin yeniden doğuşuna işaret eden bir çağrıdır. Uyku, bu çağrıya kulak verenlerin ruhunu arındırır, düşüncelerini berraklaştırır. Zira güneşin doğuşuyla uyanmak, insanın evrenle olan ahengini yeniden tesis etmesidir; bir nevi kozmik bir sadakattir bu, zamanın özüne. 

Modern yaşamın yapay ışıkları ve dijital yankıları, bu kadim ritmi bozmaya meyillidir. İnsan, ekranların titreşiminde kaybolurken, biyolojik saatinin nabzı da şaşar. Oysa ki, güneşin doğuşuna göre ayarlanmış bir uyku düzeni, yalnızca fizyolojik bir gereklilik değil; aynı zamanda varoluşsal bir tercihtir. Gündoğumuyla uyanmak, insanın kendini zamana teslim etmesi değil, zamanla birlikte akmasıdır. Bu akışta, uyku bir kaçış değil, bir hazırlıktır; günün ağırlığını taşıyacak zihnin ve bedenin mukaddes hazırlığı.

Uykuya yatmak, yalnızca gözleri kapatmak değildir; aynı zamanda günün yükünü bırakmak, bilinçle bilinçdışının sınırında bir geçiş törenine katılmaktır. Bu törenin en doğru saati, güneşin batışıyla başlar. Zira karanlık, insanı içe döndürür; düşünceler derinleşir, duygular yoğunlaşır. Bu yoğunlukta uyku, bir arınma biçimi kazanır. Güneşin ilk ışıklarıyla uyanmak ise, bu arınmanın meyvesidir: taze bir zihin, dingin bir kalp ve evrenle yeniden kurulan bir bağ.

Sonuç olarak, kaliteli uyku, yalnızca saatlerin matematiğiyle değil, doğanın ritmiyle uyumlanmakla mümkündür. Gündoğumuna göre ayarlanmış yatma ve kalkma saatleri, insanın içsel saatini evrensel saatle senkronize eder. Bu senkronizasyon, yalnızca sağlık değil, aynı zamanda varoluşsal bir huzur getirir. Çünkü insan, güneşle birlikte doğar, güneşle birlikte yaşar ve güneşle birlikte yeniden kendini bulur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder