Enginarın beden ve hatta ruh sağlığımız için çok
faydalı olduğunu bilmeyen yoktur. Taze toplanmış enginarlar ile akla ilk
gelen tarifler de elbette ki zeytinyağlılardır. Fakat, kulağa alışılmışın
dışında gelse bile, reçel yapmak gibi yöntemlerle de enginarın daha uzun süre
muhafazasını sağlarken, kahvaltılarınıza hem sağlık hem de lezzet dolu bir
dokunuş kazandırmak mümkün.
Malzemeler:
- 1 kg şeker
- 20 adet enginar
- 2 adet zencefil
- 2 adet çubuk tarçın
- 1 adet limon(yalnızca suyu kullanılacak)
- 10 adet karanfil
Hazırlanışı:
- Enginarlar bol su ile yıkanır.
- Ardından yalnızca çanak kısımları kalacak biçimde temizlenir ve bu kısımlar isteğe bağlı olarak dilim şeklinde veya küp küp doğranır. Limonlu su içerisinde yarım saate yakın bekletilir.
- Enginarlar süzülerek pişirme kabına alınır, üzerine limon suyu, zencefil, tarçın ve karanfil eklenerek pişirilmeye başlanır.
- Reçel kıvamına geldikten sonra ocaktan alınır. Bu noktada kısık ateş ile pişirmek oldukça önemlidir.
Enginar
Reçelinin Saklama Koşulları
Her reçelde olduğu gibi, ev yapımı enginar reçeli
saklanırken de raf ömrünü uzatmak adına cam kavanoz tercih edilmeli. Pişirme
esnasında reçelin üzerinde oluşan köpük tabakası alınmalı ve reçeliniz oda
sıcaklığına gelmeden kavanozun kapağı kapatılmamalı.
Saymakla bitmeyen faydalarına rağmen, ne yazık ki
enginarın sevmeyeni de çok. Bu tarif ile hem sevmeyenlerinin de bu sağlık dolu
sebzeden faydalanmasını sağlayabilir hem de enginarı yalnızca bir ilkbahar
sebzesi olmaktan çıkarıp, dört mevsim sofralarınızı süsleyen bir tatlıya
dönüştürebilirsiniz.
Enginarın
Bileşenleri
Enginarın bileşenleri incelendiğinde niçin sağlık
deposu olarak adlandırıldığı kolaylıkla anlaşılabilir. Protein ve
karbonhidratlar temel yapı taşlarıdır. Bunun yanı sıra demir, kalsiyum, fosfor,
potasyum, magnezyum ve çinko içerik bakımından zengin olduğu bazı
minerallerdendir.
Enginar yüksek miktarda A, C ve K vitamini içerirken,
B grubu vitamin ailesi yönünden de tercih edilmesi gereken bir sebzedir.
İçerisinde bol miktarda B1, B2 ve B6 vitaminleri de bulunur. En önemli
artılarından biri ise içerisinde kolesterol barındırmaması ve hatta kötü
kolesterolü düşürürken iyi kolesterolü yükselttiğine yönelik bulgular mevcut.
Bu sayede kalp ve damar dostu sıfatı kazanmayı hak eder.
Ayrıca lif ve posa miktarının da yüksek oluşu,
enginarın her derde deva olarak anılmasını sağlar. Son olarak, enginar düşük
kalori miktarı ile diyetlerin vazgeçilmezlerinden. Orta boy büyüklükte bir
enginar yaklaşık olarak 60 kalori içerir.
Enginarın
Faydaları
Enginar harika bir antioksidan kaynağı olduğundan,
genellikle karaciğer sağlığı ile birlikte anılır. Alkol, yağlı beslenme,
şekerin aşırı kullanımı, şarküteri ürünlerinin fazla tüketilmesi gibi
sebeplerle yıpranan karaciğerimiz, enginarın içerdiği vitamin ve minerallerle
yenilenir, fakat enginarı son yılların çok konuşulan sebzelerinden biri yapan
esas özelliği içerisinde bulunan “quersetin” ve “rutin” isimli iki antioksidandır.
Bu antioksidanlar sayesinde enginar, vücuttaki zararlı
maddelerin uzaklaştırılmasını sağlar. Bu durum onu yalnızca karaciğer dostu
yapmaz ve ayrıca bir yandan kanser gibi ciddi hastalıklara karşı bizleri
korurken, diğer yandan hücrelerimizin toksinlerce zarar görmesini engelleyerek
yaşlanmanın etkilerini azaltır.
Bunun yanı sıra enginarı karaciğer sağlığı için özel
kılan bir diğer madde “ciarin”dir. Özellikle safra akışını da kolaylaştıran bu
madde, karaciğerden başlayarak safra kesesinin, böbreklerin ve bağırsakların
düzenli çalışmasını kolaylaştırır. Bu özelliğine zengin lif ve posa içeriği de
eklenince, enginar sindirimi kolaylaştırıcı ve hazımsızlığı giderici sebzelerin
başında gelir. Kısaca tam bir bağırsak dostudur.
Bunun yanı sıra, yüksek lif miktarı sayesinde kan
şekerini dengeleyici etkiye sahiptir ve bu durum, şeker hastalarının diyetleri
için oldukça önemlidir. Enginar, tansiyon hastalarının da sofralarından
eksik etmemesi gereken bir sebzedir. İçerisinde bulunan sodyum ve potasyum mineralleri
sayesinde yüksek tansiyonu dengeleyici etkisi olduğu saptanmıştır. İyi
kolesterol, enginar ile özdeşleşmiş bir diğer başlıktır fakat enginarın bu
özelliğinden tam olarak faydalanabilmek için yaprakları ile birlikte
tüketilmesi gerektiği özellikle vurgulanır.
Yaprakları da en az çanak kısmı kadar faydalı olan
enginar, mide sorunu yaşayan bireyler için de oldukça önemli bir bitki. Çanak
kısmında bulunmayıp yalnızca yapraklarının içerdiği bazı enzimler, mide asidini
düzenler ve mide yanmasından muzdarip olan hastaları oldukça rahatlatır. Bu tip
vakalar için genellikler yapraklarının kaynatılması ile elde edilen suyunun
içilmesi tavsiye edilir. İçilen bu su, aynı zamanda çok güçlü bir idrar
söktürücüdür ve böbrek taşının da düşürülmesinde olumlu etkisi olduğu bilinir.
İçerisindeki K vitamini ve kalsiyum minerali
sayesinde, kemik ve iskelet sisteminin gelişimi için önem taşırken, demir
minerali ile de kansızlık ile mücadelede tercih edilebilecek sebzelerdendir.
Zengin C vitamini içeriği ile virüsel enfeksiyonlara karşı vücut direncini
arttırır. Son olarak, CISED’in (Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği)
hazırladığı “Çeşitli Afrodizyak Yiyecekler ve Bitkiler” adlı listede enginar da
kendisine yer bulmuştur.
Enginarın
Yan Etkileri
Enginarın üç temel yan etkisi saptanmıştır fakat bu
yan etkiler, kesinlikle enginarın zararları olarak düşünülmemeli. Fazla
tüketimden kaçınıldığında herhangi bir yan etki gözlenmez. İlk olarak enginarın
hem olumlu hem de olumsuz olarak nitelendirilebilecek yan etkisine değinmek
gerekir. Enginar, kanıtlanmış olmamak ile birlikte iştah açıcı olarak anılır.
Öte yandan, yazının önceki kısımlarında da belirtildiği gibi oldukça düşük
kalori içeren yapısı ile bu dezavantajını tolere edebilir.
İkinci yan etkisi ise, aşırı tüketimde gaz problemleri ve ishal sorunu
yaratması. Son olarak, safra üzerine etkisi sebebiyle safra sorunları yaşayan
hastaların doktorlarına danışarak kullanması tavsiye edilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder